Çekişmeli Boşanma
İçindekiler
- 1 Çekişmeli Boşanma Davasında Süreç ve Yargılama Usulü
- 2 Çekişmeli Boşanma Davasında Karşı Dava
- 3 Birden Fazla Boşanma Davasının Birleştirilmesi
- 4 Çekişmeli Boşanma Davasında Velayet
- 5 Çekişmeli Boşanma Davasında Nafaka
- 6 Çekişmeli Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat
- 7 Ziynet Eşyaları (Düğün Takıları) Davası ile Çekişmeli Boşanma Davasının Birlikte Açılması
- 8 Çekişmeli Boşanma Halinde Evlilik Mallarının Paylaşılması
- 9 Çekişmeli Boşanma Davası ile Anlaşmalı Boşanma Davası Arasındaki Farklılıklar
- 10 Çekişmeli Boşanma Davasında Deliller
- 11 Çekişmeli Boşanma Davasında Doğru Stratejinin Önemi
- 12 Çekişmeli Boşanma Davası Sonrasında İddet Müddetinin Kaldırılması
- 13 Yurtdışında Yaşayan Müvekkillerin Türkiye’de Açacakları Çekişmeli Boşanma Davalarının Yürütülmesi
- 14 Yurtdışında Verilen Boşanma Kararının Türkiye’de Geçerlilik Kazanması
- 15 Çekişmeli Boşanma Davasının Hukuki Sonuçları Nelerdir?
- 16 Sonuç
- 17 İletişim Bilgileri
Boşanma davaları, anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası şeklinde açılabilmektedir. Eğer taraflar boşanma ve boşanmanın hukuki sonuçlarına ilişkin tüm hususlar üzerinde anlaşabiliyorlarsa, anlaşmalı olarak boşanmaları hem maddi, hem de manevi olarak süreci daha elverişli ve tahammül edilebilir kılacaktır.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Anlaşmalı Boşanma” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Ancak taraflar boşanma ve hukuki sonuçları üzerinde anlaşmaya varamıyorlarsa, her iki taraf da boşanmak istiyor ama birlikte müşterek çocuğun/çocukların velayetinin hangi tarafta bırakılacağı hususunda anlaşamıyorlarsa ya da nafaka veya tazminat hususlarına ilişkin olarak anlaşma sağlayamıyorlarsa, çekişmeli boşanma yoluna gidilmesi zorunludur.
Türk Medeni Kanunu’nda yer alan çekişmeli boşanma davası türleri aşağıda yer aldığı gibidir;:
- Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası
- Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davası
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davası
- Terk Nedeniyle Boşanma Davası
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası
- Evlilik Birliğinin Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik) Nedeniyle Boşanma Davası
Çekişmeli boşanma davalarında taraflar, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan boşanma sebeplerinden birine dayanmalı ve ileri sürdükleri boşanma sebeplerinin varlığını, hukuka uygun deliller ile ispat etmelidir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davasında yargılama süreci boyunca taraflar usule uygun olarak dilekçelerini sunmalı, özellikle delil dilekçelerini süresi içerisinde dosya muhteviyatına kazandırmalı, tahkikat sürecini profesyonel bir şekilde yürütmeli ve beyanlarının doğruluğuna ilişkin olarak hâkimi ikna edebilmelidir. Çekişmeli boşanma sonucunda karşı tarafın kusurlu davranışlarını ispatlayan ve davayı kazanan taraf, somut olayın gereklerine göre karşı taraftan tazminat, nafaka vb. kazanımlar elde edebilir.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Boşanma Sebepleri” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Çekişmeli Boşanma Davasında Süreç ve Yargılama Usulü
Çekişmeli boşanma davalarında yazılı yargılama usulü uygulanmaktadır. Yazılı yargılama usulü, Türk Medeni Kanunu madde 118 göre ve devamındaki maddelerinde düzenlenmiştir.
Çekişmeli boşanma davasında yazılı yargılama esastır ve usul kuralları ile sürelere son derece özen gösterilmesi gerekmektedir. “Usul esasa mukaddemdir” sözünden hareketle, esasa ilişkin hususlar ileri sürülürken usule ilişkin kurallar asla gözden kaçırılmamalıdır. Çekişmeli boşanma davalarının işleyişine ilişkin önemli noktalar aşağıda olduğu gibidir.
- Yazılı yargılama gereği taraflarca sırasıyla dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap (cevaba cevaba cevap dilekçesi) sunulacaktır. Genellikle davalı yan, sunacağı cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava dilekçesini de sunmaktadır. Zaten doğru olan da karşı dava dilekçesinin cevap dilekçesi süresi içerisinde sunulmasıdır.
- Davalı taraf (kendisine karşı çekişmeli boşanma davası açılan taraf), dava dilekçesinin mahkeme tarafından usulüne uygun bir şekilde kendisine tebliğ edilmesinin ardından iki haftalık süre içerisinde cevap dilekçesi sunmak durumundadır.
- Yaygın kanının aksine, çekişmeli boşanma davalarında cevap dilekçesi süresi, karşı dava açma süresinin de iki hafta olduğu anlamına gelmez. Bu yaygın yanlış düşüncenin sebebi, karşı davanın da genellikle cevap dilekçesi ile birlikte açılmasıdır. Oysa cevap dilekçesi için verilmiş olan iki haftalık süre kaçırılmış dahi olsa karşı dava açılması mümkündür. Normal şartlar altında cevap süresi içerisinde açılmamış olan karşı davanın ayrılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Ancak boşanma davalarında karşı dava ile esas dava birbirini yakından ilgilendirdiği için farklı hukuki sonuçlara ve farklı hukuki statülerin doğmasına sebebiyet verilmemesi ve usul ekonomisi gereği bu davaların birleştirilmesine karar verilmektedir. (Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun madde 133 ile madde 166.) Yerleşik Yargıtay içtihatları da bu yöndedir. Ancak cevap süresinin kaçırılmış olduğu hallerde çekişmeli boşanma davasında hukuki stratejinin yalnızca karşı dava üzerinden yürütülecek olması halinde usul ve esasa ilişkin argümanlar olabildiğince sağlam ve stabil olmalıdır. Bu nedenle bu sürede hak kaybına uğramamak için bizimle İLETİŞİM geçiniz.
- Davalı tarafından cevap dilekçesinin sunulması akabinde davacı, yine iki haftalık süre içerisinde cevaba cevap dilekçesini sunmalıdır.
- Son olarak kendisine cevaba cevap dilekçesi tebliğ edilen davalı, yine iki haftalık süre içerisinde ikinci cevap dilekçesini sunmalıdır.
- Dilekçeler teatisi aşaması bittikten sonra mahkeme tarafından ön inceleme duruşmasına davet için taraflara ihtaratlı davetiye çıkarılacaktır. Bu ihtaratlı davetiyede mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına katılmamanın hukuki sonuçları taraflara ihtar edilir. Ayrıca taraflara davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, verilen süre içerisinde bu hususların yerine getirilmemesi halinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ihtar edilir. Eğer ön inceleme duruşması için gönderilmiş olan ihtaratlı davetiyede bu hususlar belirtilmemiş ise, delil dilekçesi daha sonra sunulsa dahi kabul edilmelidir. Yani mahkeme tarafından bu hususa ilişkin olarak ihtarat yapılması gerekmektedir. Ancak bu düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na 28.07.2020 tarihinde dahil olmuştur.
Genel hatları ile çekişmeli boşanma davasında ön inceleme duruşmasına kadar süreç bu şekilde ilerlemektedir. Ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlara ilişkin inceleme gerçekleştirilir. Ön inceleme duruşması sonrasında da tahkikata geçilir ve esasa ilişkin inceleme yapılır.
Tahkikat sonrasında karar aşamasına geçilir. Verilen karardan memnun olmayan, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu düşünen taraflarca önce istinaf, sonra da temyiz kanun yollarına başvurulabilir ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi ile Yargıtay’a tevdi edilmesi sağlanır.
Görüldüğü üzere, çekişmeli boşanma davaları son derece karmaşık bir süreç gerektirmektedir. Bu nedenle bu sürede hak kaybına uğramamak için bizimle İLETİŞİM geçiniz.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Çekişmeli Boşanma Dava Dilekçesi Örneği” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
DİKKAT : Davalının süresinde cevap dilekçesi verememesi halinde; Dava dilekçesi, davalıya tebliğ edilecektir. Davalının cevap dilekçesi adına yasal süresi dava dilekçesinin kendisine tebliğ etmesinden itibaren başlayacaktır. Cevap adına yasal süre tebliğden itibaren iki haftadır. Cevap dilekçesi adına kısa süre kalmış ve yeterli hazırlık yapılamamış ise cevap dilekçesini sunmak adına mahkemeden uzatmak için süre de istenebilecektir. Ancak cevap dilekçesi sunmak adına ek süre talep edilmemiş ve yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış ise davalı cevap dilekçesi sunmamış olacaktır. Davalının mahkemeye cevap dilekçesi sunmaması demek, davalının dava dilekçesindeki tüm iddiaları inkar ettiği anlamına gelmektedir. Ancak davacının kusurlu olduğuna dair bir iddiada bulunamayacağı ve delil sunamayacağı anlamına gelmektedir. Bu nedene dava dilekçesi tebliğ edilir edilmez bizimle İLETİŞİM geçerek boşanma davası adına nasıl bir yol izleneceği ve haklarının neler olduğuna dair bilgi alınız.
Çekişmeli Boşanma Davasında Karşı Dava
Eşin dava açmasına karşılık davalı olan eşin karşı dava açma hakkı bulunmaktadır. Aynı mahkeme içerisinde görülmektedir. Davalı taraf, dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilmesinden itibaren cevap için yasal süresi bulunmaktadır. Cevap dilekçesinde, davalı karşı dava açmaya hakkı vardır. Davanın uzama nedeninin genelde karşı dava açılması olarak ileri sürülmektedir.
DİKKAT : Karşı dava bir haktır ve davayı uzatma nedeni olarak ileri sürülemez.
Karşı dava açmak isteyen davalı, davacının davasının haksız olduğunu ve evlilik birliğinde asıl davacı eşin kusurlu olduğunu gerekçeleri ile birlikte açıklamalıdır. Karşı dava dilekçesi cevap dilekçesi ile birlikte verilebileceği gibi ayrı bir dava dilekçesi ile verilebilir. Ancak önemli olan dava dilekçesinin tebliğinden itibaren başlayan yasal süre içerisinde dava dilekçesinin verilmesidir. Dava dilekçesinin sunulması ile birlikte dosyaya karşı dava harcı ile belli miktarda avansın yatırılması gerekmektedir. Karşı dava harcının yatırılmaması halinde, hâkim harca ilişkin yapılması gereken yaptırımları belirterek tamamlanmasını isteyecektir.
DİKKAT : Karşı dava dilekçesinde mutlaka sunulan iddialar, somut bir delile dayandırılmalıdır. Tanık var ise tanıkların isim, soyadı, adres ve TC kimlik numaraları ile bildirilmelidir.
Birden Fazla Boşanma Davasının Birleştirilmesi
Birden fazla boşanma davasının bulunması halinde dosyalar birleştirilecektir.
- Tarafları aynı, boşanma nedeni farklı ya da boşanma nedenine dayanılan olay, iddia ve deliller farklı ise önceki açılan boşanma ile birleştirilecektir. Dosyaların birleştirilmesinin nedeni ise birinden verilecek olan hükmün diğerini etkileyecek olmasıdır. Bu nedenle de deliller birlikte değerlendirilerek iki ayrı dava bir dosyada birleştirilerek karar verilecektir.
- Tarafları aynı, dayanılan sebepler aynı, mahkemeye sunulan talep aynı ise derdest olan dosya bulunuyor demektir. Derdest olan dosya önceki açılan dosya ile birleştirilmez derdestlikten dolayı dosya reddedilecektir.
Şiddetli Geçimsizlik (Evlilik Birliğinin Sarsılması) Sebebiyle Boşanma Davasında Süreç
Çekişmeli boşanma davası türlerinden biri olan şiddetli geçimsizlik, diğer adıyla evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma, genel boşanma sebeplerinden birisidir. Bu davada zina veya terk gibi özel boşanma sebeplerinden birine başvurulmamakta, kanunda özel olarak sayılmış olan sebepler dışında herhangi bir sebeple evlilik birliğinin sarsılmış olduğu ileri sürülmektedir.
Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, evlilik birliğinin sürdürülmesi, taraflar açısından çekilmez hale gelmişse her iki taraf da boşanma davası açabilecektir. Görüldüğü üzere kanunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olmasına ilişkin oldukça genel ve soyut bir düzenleme mevcuttur. Bu nedenle “evlilik birliğinin sürdürülmesinin taraflardan beklenilmeyecek ölçüde temelinden sarsılmış olması” hususunun ne anlama geldiği hususunun içinin doldurulması gerekmektedir. Bu noktada yukarıda genel olarak belirtmiş olduğumuz yargılama usulü esas alınmakla birlikte, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması olgusunun tespitinde Yargıtay kararları önem arz etmektedir. Yargıtay’ın geçmiş tarihli vermiş olduğu emsal kararlar incelenmeli ve hangi durumun evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği ve hangi durumun da buna sebebiyet verecek ölçüde olmadığı belirlenmelidir.
Yargıtay’ın geçmiş tarihli olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu tespitinde bulunduğu olaylar özetle aşağıdaki olduğu gibidir;
- Eşin çok cimri olması ve diğer eşe karşı ekonomik şiddet uygulaması boşanma sebebidir,
- Eşin ağzının kokması ve diğer eşin ısrarlarına rağmen tedavi olmayı reddetmesi boşanma sebebidir,
- Bir eşin, diğerinin mesleğini icra etmesine mani olması boşanma sebebidir,
- Bir eşin, diğerini ailesi ile görüştürmemesi boşanma sebebidir,
- Bir eşin, diğer eş ile cinsel birleşmede bulunmaktan kaçınması boşanma sebebidir,
- Bir eşin, diğer eş ile ters ilişki kurmak istemesi ve diğer eşi de buna zorlaması boşanma sebebidir,
- Bir eşin, haklı bir sebep bulunmaksızın yıkanmayı reddetmesi boşanma sebebidir,
Yukarıda verdiğimiz örnekler, yalnızca Yargıtay’ın konuya yaklaşımına dair fikir vermek amaçlı olup, birçok farklı sebeple boşanmaya hükmedilebilir. Burada evlilik birliğinin sürdürülmesinin taraflardan beklenilmeyecek kadar temelinden sarsılmış olup olmadığının tespiti, hâkimin takdirine bırakılmıştır.
Özel Boşanma Sebeplerinden Kaynaklanan Boşanma Davalarında Süreç
Özel boşanma sebeplerinden kaynaklanan çekişmeli boşanma dava türlerinden her birine ilişkin olarak detaylı bilgi almak için konuya dair makalelerimizi okuyabilirsiniz. Özel boşanma sebepleri şunlardır:
- Zina (Aldatma) Sebebiyle Boşanma,
- Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma,
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma,
- Terk Sebebiyle Boşanma,
- Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma
Özel boşanma sebepleri, özel yargılama usul kurallarının yanında kendilerine has ispat kurallarına ve hukuki sonuçlara tabiidir. Örneğin zina sebebiyle boşanma halinde tarafların evlilik malları üzerinde edinilmiş mallara katılma rejimi dahilindeki hak ve alacakları hakkaniyet oranında indirilebileceği gibi tamamen ortadan da kaldırılabilir. Yine bir örnek olarak akıl hastalığı sebebiyle boşanma halinde akıl hastası olan eş kusurlu olamayacağından dolayı, diğer eşin en küçük bir kusurunun varlığı halinde tazminat ödemesi vb. durumlar söz konusu olabilecektir.
Özel boşanma sebeplerine dayanarak açılacak olan boşanma davalarında, özel boşanma sebeplerine ilişkin teknik ve hukuki detaylar son derece önem arz etmektedir. Eğer kanunda belirtilmiş olan şartlar ve Yargıtay içtihatları ile ortaya konulan karineler mevcut değilse, özel boşanma sebeplerine dayanılarak açılmış olan boşanma davasının reddine karar verilebilir. Bu durum, kişilerin haklı veya haksız olduğundan bağımsız olarak hukuk terminolojisine ve yargılama usulüne ilişkin bir olgudur. Bu ve benzeri nedenlerle genel olarak boşanma avukatları tarafından boşanmak isteyen kişilere özel boşanma sebeplerinin varlığı halinde dahi genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma önerilmektedir. Ancak örneğin zina sebebiyle boşanma davası ile birlikte terditli olarak şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası da açılabilir. Boşanma davasının bu şekilde terditli olarak açılması, hukukçu olmayan kimselerin de rahatlıkla anlayabileceği bir şekilde anlatılacak olursa: “Davamı zina sebebiyle boşanma davası olarak açıyorum, ancak bu özel dava tipinin kanunda ve içtihatlarda aranan şartlarının sağlanmamış olması halinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya karar verilsin.” anlamına gelmektedir.
Çekişmeli Boşanma Davasında Velayet
Çekişmeli boşanma davaları derdest olan tarafların müşterek çocuklarının bulunması halinde mahkeme tarafından gerekli incelemeler yapılır ve dava boyunca geçerli olmak üzere geçici velayet hükmü kurulur. Geçici velayet kendisine bırakılmış olan taraf, çocuğun bakım ve eğitimini, gözetimini sağlamakla yükümlüdür. Geçici velayet genellikle küçük çocuklar söz konusu ise anne-çocuk ilişkisi de göz önünde tutulmak suretiyle anneye bırakılır. Ancak annenin çocuğu suistimal ettiği, uyuşturucu veya alkol bağımlısı olduğu veya buna benzer çocuk gelişimine uygun olmayan durumların varlıkları halinde çocuklar küçük de olsa babaya bırakılabilir.
Geçici velayet kendisine bırakılmamış olan taraf, çocukla kişisel ilişki kurma talebinde bulunabilir. Mahkeme apaçık bir şekilde kişisel görüşmeye engel bir durumun mevcut olmadığı hallerde kişisel görüşe ilişkin hüküm kurmak durumundadır. Bu husus yalnızca talepte bulunan ebeveynin hakkı değil, aynı zamanda müşterek çocuğun da hakkıdır ve çocuğun üstün yararı ilkesinin gereğidir.
Genellikle mahkemeler tarafından kolluk araştırması ve SED (Sosyal ve Ekonomik Durum İnceleme Raporu) ile pedagog ve sosyal hizmetler görevlileri tarafından hazırlanacak rapor beklenir ve geçici velayet ile kişisel görüş kurulmasına ilişkin karar bu rapordan sonra verilir.
Velayet kendisine bırakılmış olduğu halde çocuk kendisinde olmayan ya da velayet kendisine bırakılmamış olsa dahi çocukla arasında kişisel ilişki kurulması yönünde hüküm kurulmuş olmasına rağmen çocuğunu göremeyen taraf, icra yoluyla çocuğu teslim alabilir veya çocukla kişisel ilişki kurulmasını sağlayabilir.
Dava süresince geçerli olmak üzere hükmedilmiş olan geçici velayet ve çocukla kişisel ilişki kurulması kararlarına ilişkin olarak itiraz öne sürülebilir. Ancak boşanmaya ilişkin verilecek olan nihai kararla birlikte verilen velayet kararı, boşanma ve ferilerine ilişkin diğer hususlarla birlikte istinaf edilmelidir.
Çekişmeli Boşanma Davasında Nafaka
Çekişmeli boşanma davası süresince sonradan yoksulluk nafakası ve/veya iştirak nafakası olarak devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilebilir. Bunun için de aynı velayet hususunda olduğu gibi aile mahkemesi hâkimleri tarafından genellikle SED (Sosyal ve Ekonomik Durum İnceleme Raporu) düzenlenmesi ve mahkemeye sunulması beklenir. Ancak uygulamada aciliyet arz eden durumların varlığı halinde hâkim tarafından bu rapor beklenilmeksizin tedbir nafakasına hükmedildiği de görülmektedir.
Tedbir nafakasına ilişkin olarak verilen karara itiraz edilmesi mümkündür. Buna ilişkin olarak mutlaka beyanları doğrular nitelikte deliller öne sürülmesi gerekmektedir. Örneğin tedbir nafakası ödemekte olan eş, ekonomik durumunun bu nafakayı karşılamaya müsait olmadığını ya da tedbir nafakası ödeyebilecek durumu olsa dahi ara kararda belirtilen miktarı ödemeye elverişli olmadığını ispat edecek nitelikte deliller sunmalıdır. Buna ilişkin olarak kira sözleşmesi, kira, aidat ve fatura ödeme dekontları, kredi ödeme dekontları vb. deliller sunulabilecektir.
Boşanmaya ilişkin mahkeme tarafından verilecek nihai karar ile birlikte verilen nafaka hükmüne yönelik olarak ise istinaf yoluna gidilmesi gerekmektedir. Boşanmanın gerçekleşmesi ile birlikte artık tedbir nafakası ortadan kalkar, davanın sonucuna göre yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilir.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Tedbir Nafakası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Yoksulluk Nafakası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “İştirak Nafakası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Yardım Nafakası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Çekişmeli Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat
Çekişmeli boşanma davalarında hâkim tarafları dinler, delilleri inceler ve Yargıtay içtihatlarını da dikkate almak suretiyle taraflar arasında bir çeşit kusur tespiti yaparak boşanma hükmü kurar. Çekişmeli boşanma davasında taraflardan birinin tam kusurlu veya diğer eşe göre daha ağır kusurlu olması halinde, diğer şartlar da gözetilerek maddi ve/veya manevi tazminata hükmedilebilir.
Mahkeme tarafından kusur tespiti ile birlikte boşanma kararına hükmedilmesiyle birlikte boşanmanın ferileri olan yoksulluk nafakası, velayet ve tazminat hususlarına ilişkin de hüküm kurulur
DİKKAT : Müşterek çocuk varsa ve nafaka ile tazminat talep edilmişse; iştirak nafakası çocuğun üstün yararına ve kamu düzenine dair olduğu için talep olmasa dahi hüküm kurulabilir.
Taraflarca kusur tespiti, maddi ve manevi tazminat kararı, velayet kararı ve nafaka kararı istinaf edilip, boşanma kararı istinaf edilmeyebilir; böylece kısmı istinaf gerçekleştirilmiş olur. Bu durumda boşanma kararı kesinleşir, yalnızca istinaf edilen hususlar yönünden yargılamaya devam edilir. Yani örnek verecek olursak taraflarca sadece kusur tespiti, tazminat, nafaka, velayet vb. hususları istinaf edilmişse ve boşanma kararının kendisi istinaf edilmemişse yalnızca bu hususlara ilişkin inceleme yapılır ve boşanma hususu kesinleşmiş olur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/303 E., 2021/242 K., Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/97 E., 2021/241 K. ve yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/175 E., 2021/202 K. sayılı kararları)
Boşanma davasında tazminat talep edilmemiş ve fakat boşanma davası sonucunda kusur tespiti ile birlikte boşanmaya karar verilmişse, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde tazminat talepli olarak dava açılabilir. Bu davada boşanma davasında verilmiş olan kusur tespiti dikkate alınarak tazminat hükmü kurulur, yeniden kusur tespiti yapılmaz. Bu nedenle çekişmeli boşanma davası ile talep edilmeyen maddi ve manevi tazminat sonradan davaya konu edilebilmektedir.
DİKKAT : Anlaşmalı boşanma davasında herhangi bir kusur tespiti söz konusu olmadığı için anlaşmalı boşanmada talep edilmeyen ve hükme bağlanmayan maddi ve manevi tazminata ilişkin olarak sonradan dava açılması ve bunların talep edilmesi mümkün olmamaktadır.
Ziynet Eşyaları (Düğün Takıları) Davası ile Çekişmeli Boşanma Davasının Birlikte Açılması
Düğün takıları (ziynet eşyaları) davası, esasında boşanma davasından ayrı bir davadır. Boşanma davası ile birlikte görülmesi gerekliliği söz konusu olmadığı için bazı hâkimlerce tefrik edilmesine ve ayrı bir esas numarası ile görülmesine karar verilebilmektedir. Ancak genellikle hâkimlerin de tercihi, ziynet talebinin boşanma dilekçesi ile birlikte talep edilmesi halinde bu davayı boşanma davasından ayırmayıp birlikte görmek olmaktadır. Düğün takılarının aynen veya nakden iadesi talep edilebilmektedir. Bunun için düğün video ve fotoğrafları, tanık beyanları vb. hukuka uygun deliller kullanılabilmektedir. Ziynet eşyalarına ilişkin davalar başlı başına bir dava olup, hesaplanması, delillerin seçilmesi ve gösterilmesi, bilirkişi incelemesi ve benzeri unsurlar önemle ele alınmalıdır.
Çekişmeli Boşanma Halinde Evlilik Mallarının Paylaşılması
Çekişmeli boşanma davasında mal paylaşımının da anlaşmalı boşanma davasında olduğu gibi boşanma davası ile birlikte gerçekleştirilmesi mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla çekişmeli boşanma halinde mal rejiminin tasfiyesi davası, görülen boşanma davasında boşanma hükmü kurulması ve bu boşanma hükmünün kesinleşmesi akabinde açılabilecektir.
Mal rejiminin tasfiyesi davasının açılması halinde öncelikle taraflar arasındaki mal rejiminin, mal rejimi türlerinden hangisi olduğuna bakılır. Ülkemizde olağanüstü mal rejimi ile birlikte toplam Beş çeşit mal rejimi mevcuttur.
Mal rejimi çeşitleri aşağıda olduğu gibidir;
- Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
- Mal Ayrılığı Rejimi
- Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
- Mal Ortaklığı Rejimi
- Olağanüstü Mal Rejimi
Hiçbir mal rejiminin seçilmemiş olduğu hallerde, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine göre paylaşım yapılmaktadır. Bu mal rejimi türünde 2002 sonrasında evlilik birliği içerisinde edinilmiş olan tüm mallar (miras malları vb. karşılıksız kazandırmalar ve kişisel mallar haricindeki ), eşler arasında eşit olarak paylaştırılır.
Eşler arasında, halk arasında “evlilik sözleşmesi” olarak bilinen “mal rejimi sözleşmesi” imzalanmışsa, eşler yasal mal rejiminden ziyade kendileri arasında uygulanacak mal rejimine ilişkin olarak tercihte bulunmuş ve kanunda öngörülmüş olan seçimlik mal rejimlerinden birini seçmiş demektir. Bu halde eşler arasında geçerli olan mal rejimi tespit edilir ve malların paylaşımı da buna göre yapılır.
Boşanma davalarında ev eşyalarının paylaşımına ilişkin uyuşmazlıklar mal rejiminin tasfiyesi ve mal paylaşım davasında görülebileceği gibi, evlilik öncesi dönemde alınmış olan eşyalar açısından genel mahkemeler de görevli olabilmektedir.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Boşanmada Mal Paylaşımı” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Çekişmeli Boşanma Davası ile Anlaşmalı Boşanma Davası Arasındaki Farklılıklar
Anlaşmalı boşanma davasının açılabilmesi için 1 senelik evlilik süresi şartı söz konusu olmaktadır. Oysa çekişmeli boşanma davasında evlilik birliğinin kurulmasının hemen ertesi günü dava açılabilmesi hukuken mümkündür. Tabii pratikte, özellikle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan çekişmeli boşanma davalarında böyle hızlı alınan boşanma kararlarına ilişkin olarak davaya bakan hâkimlerin ikna edilmesi zor olabilecektir. Bu nedenle bu tip durumların varlığı halinde, hâkim nezdinde evlilik birliğinin karşı tarafın kusurlu davranışlarıyla sona ermiş olduğunu ispata elverişli nitelikte kuvvetli delillerin öne sürülmesi gerekebilecektir.
Anlaşmalı boşanma davası, maddi ve manevi olarak tarafları çekişmeli boşanma davasına nazaran oldukça az yıpratan bir süreç olagelmektedir. Çünkü öncelikle anlaşmalı boşanma davasında avukatlık ücretleri, çekişmeli boşanma davasına göre çok daha düşük olmaktadır, bunun yanında bilirkişi, keşif, tanıklar için yapılacak tebligat masrafları gibi masraflar söz konusu olmayacağından ötürü mahkeme masrafları da daha az olacaktır.
Bunun yanında maddi değilse bile manevi olarak tarafların daha az yıpranmasını sağlayan bir husus olarak: Çekişmeli boşanma davasında taraflar, davanın kazanılmasını amaçlamaktadır ve bu nedenle karşı tarafa kusur izafe etmeye çalışırlar. Dolayısıyla çekişmeli boşanma davasında söz yerindeyse evliliğin bütün kirli çamaşırları ortaya dökülür ve özellikle davada tanık dinletildiği durumlarda tarafların bu yaşanmışlıklarının kendi sosyal çevrelerinde bulunan 3. kişilere de sirayet etmesi söz konusu olabilir. Bu da süreç boyunca kişilerin sosyal anksiyete bozukluğu, depresyon ve benzeri psikolojik rahatsızlıklar yaşamasına ön ayak olabilmektedir.
Anlaşmalı boşanma davasında velayet, nafaka, tazminat, ziynet eşyaları ve mal paylaşımı gibi hususlar, kısacası boşanma davası ile yakından alakalı tüm konular taraflarca anlaşılması üzerine karara bağlanır, yalnızca hâkimin söz konusu anlaşmada kendi gerekli gördüğü değişimleri yapması söz konusu olabilmektedir ki bu duruma uygulamada oldukça nadir rastlanır. Ancak çekişmeli boşanma davasında taraflar tüm istekleri için mücadele etmelidir. Bu nedenle zorunlu olmasa dahi, taraflar mutlaka alanında uzman bir boşanma avukatından profesyonel hukuki destek almalıdır. Aksi durumda maddi ve manevi hak kayıplarının yaşanması mümkün olabilmektedir.
Çekişmeli Boşanma Davasında Deliller
Çekişmeli boşanma davasında diğer hukuk davalarına göre oldukça geniş bir delil yelpazesi bulunmaktadır. Örneğin tarafların nüfus kayıtları, taraflar arasındaki mesajlaşmalara ilişkin ekran görüntüleri, ses ve video kayıtları, otel kayıtları, sağlık raporları, banka dokümanları, düğün kaset ve CD’leri, banka kayıtları ve hesap dökümleri, kolluk tutanakları, operatör sinyal kayıtları, operatör nezdinde bulunan telefon arama ve SMS kayıtları, sosyal medya yazışma ve içerikleri, SGK kayıtları, taşınır ve taşınmaz sicilleri, tanık beyanı, keşif, bilirkişi ve çok daha fazlası delil olarak kullanılabilmektedir.
Boşanma davasında telefon arama ve Kısa Mesaj (SMS) kayıtları da operatörden müzekkere ile istenebilmektedir. Ancak uygulamada HTS (Historical Traffic Search) olarak bilinen kayıtların dosya muhteviyatına kazandırılması ile telefon arama ve mesajlaşma kayıtlarının içeriği öğrenilememektedir. Çünkü bu kayıtların içeriği, görüşmelere dair ses kayıtları ve mesajlaşma içerikleri operatör tarafından da tutulmamaktadır. Aksi durum, zaten operatör tarafından müşterilerin kişisel verilerinin ihlal edilmesi anlamına gelebilecek niteliktedir. Ancak bir eşin, 3. bir kişi ile gece vakitleri sık sık ve/veya uzun süreli bir şekilde görüşmesi, Yargıtay içtihatlarında da görüldüğü üzere güven sarsıcı davranış olarak kabul görebilmektedir. Bu nedenle boşanma davaları açısından telefon kayıtları da önemli bir delil niteliğindedir.
Normal şartlarda gizli alınan ses ve görüntü kayıtlarının veya izinsiz olarak ele geçirilen günlük vb. unsurların delil olarak kabulü mümkün olmamakla birlikte, Yargıtay’a göre eşler arasında özel hayat alanı 3. kişilere nazaran oldukça dar yorumlanmaktadır. Bu nedenle bu tip bilgi ve belgelerin de çekişmeli boşanma davasında delil olarak kullanılması mümkün olabilmektedir. Ancak bu durum, ince elenip sık dokunması gereken bir husustur. Hatalı bir davranış, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal ve haberleşmenin gizliliğini ihlal gibi Türk Ceza Kanunu’nda yer alan suçlardan bazılarının söz konusu olmasına sebebiyet verebilecek ve cezai sorumluluk doğurabilecektir.
Çekişmeli Boşanma Davasında Doğru Stratejinin Önemi
Çekişmeli boşanma davalarında en önemli husus, usule ilişkin yukarıda özetlemiş olduğumuz yargılama kurallarının bilinmesi ve süreç boyunca hatasız bir şekilde yürütülmesidir. İkinci en önemli husus ise süreç içerisinde doğru stratejinin ortaya konulması ve haklılık durumunun mümkün olan en uygun şekilde ileri sürülmesidir.
Doğru strateji, karşı tarafı hata yapmaya uygun bir pozisyona çekmek suretiyle çelişkili beyanlarda bulunmaya itmek olmalıdır. Böylece mahkemeyi yanıltıcı beyan vermek niyetinde bulunan kişilerin bu çabalarının mahkeme tarafından da fark edilmesi sağlanabilecektir. Çekişmeli boşanma davası avukatları zaman içerisinde bu stratejilere meslek hayatlarında elde ettikleri deneyim, yenilgi ve zaferler eliyle ulaşmışlardır; dolayısıyla hangi kozun ne zaman oynanması gerektiğine dair neredeyse içgüdüsel hale gelmiş olan bir beceriye sahip olurlar.
Çekişmeli Boşanma Davası Sonrasında İddet Müddetinin Kaldırılması
Eşler arasında boşanma davası açılması tarafların boşanma sürecine girmiş olduklarını göstermektedir. Ancak taraflar arasında boşanma davası olması, tarafların hükmen boşandıkları sonucunu doğurmamaktadır. Mahkeme tarafından verilen boşanma kararı kesinleştirilmelidir.
Delillerin toplanılması, tanıkların dinlenilmesi gibi bir sürecin sonucunda hâkim, tarafların boşanmalarına karar verse de kararın kesinleşme süreci vardır. Görüldüğü üzere, boşanma kararı kesinleşene kadar resmi olarak eşler evlidir. Boşanma sürecinde eşler resmi olarak evli olduklarından başka biri ile evlenemezler.
Boşanma davası sonrası tarafların boşanma kararı kesinleştiği vakit, yalnızca kadınlar için geçerli olan iddet müddeti vardır. Resmi olarak boşandıktan sonra erkekler belli bir süre beklemeden evlenebilirken kadınların belli bir gün bekleme süresi vardır. İddet müddeti, 300 gündür. Bekleme süresi, kanunen soybağının karışmaması için getirilen bir hükümdür. Tarafların boşanmasının (boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren) ardından 300 gün içerisinde doğacak olan çocuğun babasının belirlenmesinde karışıklık doğmasını önlemek amacıyla bekleme süresi gelmektedir.
İddet müddetini kaldırmak için kadının mahkemeye başvurması gerekmektedir. Mahkeme, iddet müddetini ancak kadının hamile olmadığına dair sağlık raporunun alınması ile Kadının bu 300 gün olan bekleme süresi içerisinde evlenmesi için aile mahkemesinde açmak, mahkeme kanalıyla hamile olmadığını kanıtlayan bir muayene raporu sonucunda bu süreyi kaldırmaktadır.
Boşanan kadın, boşandığı eşi ile yeniden evlenmek ister ise iddet müddetini kaldırmak için mahkemeye başvurması gerekmemektedir.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “İddet Müddeti Nedir?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Yurtdışında Yaşayan Müvekkillerin Türkiye’de Açacakları Çekişmeli Boşanma Davalarının Yürütülmesi
Yurtdışında yaşayan kişilerin, Türkiye’de boşanmaları mümkündür. Bu kişilerin, anlaşmalı boşanma halinde mutlaka duruşma günü Türkiye’ye gelip, anlaşmalı boşanmayı kabul ettiğini sözlü olarak ifade etmeleri gerekmektedir. Ancak çekişmeli boşanma davasını avukat aracılığıyla da yürütebilecek olduklarından dolayı duruşmaya katılım zorunlu değildir. Uygulamada özellikle Almanya, Hollanda, Belçika gibi Türklerin sıklıkla yaşadığı ülkelerden vatandaşlar, Türkiye’deki boşanma davaları için sürekli ülkeye gelmektense bu süreci bizim ile yürütmeyi tercih edebilirsiniz.
Yurtdışında Verilen Boşanma Kararının Türkiye’de Geçerlilik Kazanması
Yurtdışında bir mahkemede verilmiş olan boşanma kararlarının tescil, tanıma ve tenfiz yoluyla Türkiye’de de hüküm doğurması mümkündür. Bunun için yurtdışında verilmiş olan nihai kararın apostil şerhli sureti alınabilir ve gerekli işlemlerin yürütülmesi için Türkiye’de bir boşanma avukatı ile anlaşılabilir.
Çekişmeli Boşanma Davasının Hukuki Sonuçları Nelerdir?
Çekişmeli Boşanma Davasının Reddi
Davayı açan tarafların genellikle kafasında soru işareti olarak bu soru dönmektedir. Ancak bu sorunun cevabı mahkemenin geçmiş olduğu aşamalar ve deliller kısmının içinde de barınmaktadır.
Öncelikle mahkeme, açılan boşanma davasında davayı açan tarafın iddialarını belirler. Sonrasında ise davayı açan veya karşı tarafın iddialarını delillerle ispatlayıp ispatlamadığını tespit eder. Ancak bu süreç içerisinde mahkemeye sunulan belgeler, dinlenilen tanıklar, bilirkişi raporu gibi mahkemeye konu olan tüm deliller toplanılır. Mahkeme tarafından davaya konu olan tüm deliller toplanıldıktan sonra mahkeme, evliliğin artık taraflar açısından çekilmez hal alıp almadığı, kusur iddiası var ise hangi tarafın kusurlu olduğu kanaatine varması sonrasında karar vermektedir.
Davanın hâkim tarafından reddetme nedenlerinde birisi de davayı açan taraf, evliliğin çekilmez hal aldığını ve evlilik birliğinin temelden sarsıldığını kanıtlayamadığı vakittir. Ayrıca davayı açan taraf, eşinin tarafın kusurunu kanıtlayamaz ama davayı açan kişinin evlilikte tam kusurlu olduğunu kanıtladığı vakit dava reddedilecektir. Reddedilirse karara itiraz edilebilir.
Diğer bir durum ise davayı açan kişinin davayı takip etmesi ve duruşmalara katılması gerekmektedir. Davayı açan taraf, davasından vazgeçer ise hâkim davayı reddedecektir. Taraflar barıştıktan sonra davadan feragat etmeleri halinde reddedilir. Ayrıca davayı açan taraf, dosyasını takip etmez ise takipsizlikten reddedilecektir.
Hâkimin bu aşamada verdiği karar nihai bir karar olmadığından üst mahkemeye başvurma hakkı vardır. Davayı açan tarafın açmış olduğu boşanma davası hâkim tarafından reddedilirse bu kararın için bir üst mahkemeye başvurulabilir.
Boşanma davalarında, yerel mahkemenin vermiş olduğu karara itiraz mercii Bölge Adliye Mahkemeleridir. Önemli olan bir durum da mahkemenin vermiş olduğu karara davalı tarafın da itiraz etme hakkı vardır. Hâkim tarafından verilen karar, davalı tarafın karardan memnun olmaması ve bozulması için kanun yoluna başvurabilir.
Ayrılık
Eşlerden biri, boşanma yerine “AYRILIK KARARI” verilmesini talep edebilir. Eğer böyle bir talep mevcutsa, mahkeme tarafından boşanmaya değil, ayrılığa hükmedilir. Ancak dava boşanmaya ilişkinse, ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde hâkim tarafından ayrılığa karar verilebilir. Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı mevcut ise, boşanma ya da ayrılık kararı verilmesinde hâkimin takdir yetkisi bulunmaktadır.
Çekişmeli Boşanma Davasının Kabulü
Çekişmeli boşanma davasının sebebi ispatlanırsa ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunmamaktaysa boşanma kararı verilir. Çekişmeli boşanma davasının boşanma kararıyla sonuçlanmasıyla birlikte eşlerin evlilik birliği kesin surette hukuken sona ermiş olur.
Sonuç
Çekişmeli boşanma dava sürecinde işlemlerin doğru şekilde yapılması ve davayı lehe sonuçlandırabilecek delillerin doğru tespit edilmesi önemlidir. Bununla birlikte, boşanma davası ile ilgili olarak mahkemeye sunulacak olan argümanların hukuki bir zeminde ortaya konulması da gerekir. Dolayısıyla sürecin başından itibaren alanında uzman bir boşanma avukatına danışılması faydalı olacaktır. Hak kaybına uğramamak için bizimle İLETİŞİM geçiniz.
İletişim Bilgileri
- Telefon Numarası : 0 (530) 833 45 88
- E-Posta Adresi : av.secililaydasonmez@gmail.com
- Adres : Adalet Mah. Manas Bulv. No:44 Ata Plaza A Blok Kat : 3 Daire : 7 Bayraklı-İZMİR
- Mesai Saatleri : Hafta içi 09.00 – 18.00