Sözleşmeler Hukuku İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Sözleşme, iki veya daha fazla kişi arasında yapılan anlaşmadır. İçerisinde tarafların karşılıklı olarak yükümlülükleri yer alır.
Sözleşmenin temel unsurları, tarafların rızası, kurala uygunluk, sözleşme konusu ve edimlerin belirlenmesidir.
Sözleşmelerin bozulması, taraflardan birinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya yanlış yerine getirmesi durumunda gerçekleşir. Tazminat davası ise, karşı tarafın zararını karşılama amacıyla açılan bir davadır.
Sözleşme yaparken dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar şunlardır:
- Sözleşme Metnini Dikkatlice Okuyun : Sözleşmedeki tüm maddeleri dikkatlice okuyun ve anladığınızdan emin olun. Belirsiz veya karmaşık ifadeler varsa, açıklama isteyin.
- Tarafların Kimlik Bilgileri : Sözleşmede tarafların tam adı, adresi gibi kimlik bilgilerinin doğru ve eksiksiz olmasına dikkat edin.
- Sözleşmenin Konusu : Sözleşmenin konusu açıkça belirtilmelidir. Hangi hizmet veya ürünün söz konusu olduğunu net bir şekilde anlamalısınız.
- Fiyat ve Ödeme Koşulları : Sözleşmede fiyat ve ödeme koşullarının net olarak belirtilmesine dikkat edin. Ek ücretler veya masraflar varsa, bunların da açıkça belirtilmesi gerekir.
- Süreler : Sözleşmenin ne kadar süreyle geçerli olacağı, varsa teslimat süreleri gibi zamanla ilgili hususlar net olmalıdır.
- Cezai Şartlar ve Sorumluluklar : Tarafların sözleşmeyi ihlal etmesi durumunda uygulanacak cezai şartlar ve sorumluluklar açıkça belirtilmelidir.
- Fesih Koşulları : Sözleşmenin hangi şartlar altında feshedilebileceği, fesih için gereken süreler ve fesih durumunda tarafların sorumlulukları net olmalıdır.
- Gizlilik ve Kişisel Verilerin Korunması : Eğer sözleşme kişisel verilerin kullanımını içeriyorsa, bu verilerin nasıl kullanılacağı ve korunacağına dair hükümler olmalıdır.
- Yetkili Mahkeme ve Uyuşmazlık Çözümü : Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların hangi mahkemede ve nasıl çözüleceği belirtilmelidir.
- İmza ve Tarih : Sözleşmenin her sayfasını imzalamak ve tarih atmak önemlidir. Bu, tarafların sözleşme metnini onayladığını gösterir.
Unutmayın, sözleşme yaparken acele etmemek ve gerekirse hukuki destek almak her zaman yararlıdır.
Sözleşme feshedildiğinde atılması gereken adımlar şunlardır:
- Fesih Bildirimini İnceleyin : Sözleşmenizin feshedildiğine dair aldığınız bildirimi dikkatlice inceleyin. Fesih nedenlerinin ve tarihlerinin açıkça belirtilip belirtilmediğini kontrol edin.
- Sözleşme Şartlarını Kontrol Edin : Sözleşmenizde fesihle ilgili hükümleri gözden geçirin. Fesih şartlarına uygun hareket edildiğinden emin olun.
- Haklarınızı ve Yükümlülüklerinizi Değerlendirin : Sözleşmenin feshedilmesi sonucu haklarınızın ve yükümlülüklerinizin neler olduğunu belirleyin.
- Dokümantasyonu Toplayın : Sözleşme süresince gerçekleşen tüm işlemlere dair dokümantasyonu toplayın. Bu, olası bir uyuşmazlık durumunda kanıt olarak kullanılabilir.
- Hukuki Destek Alın : Eğer fesihle ilgili bir anlaşmazlık ya da haksızlık söz konusuysa, bir avukat ya da hukuk danışmanından destek almayı düşünün.
- İletişime Geçin : Eğer feshin yanlış anlaşılma veya iletişim eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorsanız, diğer taraf ile iletişime geçip durumu çözmeye çalışın.
- Finansal Konuları Düzenleyin : Fesih sonrası ödenecek tutarlar, alacaklar veya borçlar varsa bunların düzenlenmesini sağlayın.
- Yeni Planlar Yapın : Sözleşmenin feshi, özellikle iş veya hizmet sözleşmeleri söz konusuysa, yeni planlar yapmanız gerektirebilir. Bu süreçte alternatif seçenekleri değerlendirmeye alın.
- Var Olan Yükümlülükleri Yerine Getirin : Sözleşmenin feshinden önce var olan yükümlülüklerinizi yerine getirdiğinizden emin olun.
- Sözleşme Sürecini Değerlendirin : Sözleşmenin feshinden alınacak dersler ve gelecekte benzer durumların önlenmesi için neler yapılabileceğini değerlendirin.
Unutmayın, sözleşme feshi karmaşık ve hassas bir süreç olabilir, bu nedenle adımlarınızı dikkatlice atın ve gerektiğinde uzman desteği alın.
Evet, sözlü sözleşmeler hukuken geçerli olabilir. Ancak, sözlü sözleşmelerin doğası gereği, yazılı bir kanıt olmadığından, uyuşmazlık durumlarında ispatlaması zor olabilir.
Türk hukukunda, genel olarak, sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmasına dair bir zorunluluk bulunmamaktadır. Taraflar arasında gerçekleşen bir anlaşma, yazılı olmaksızın da hukuki bağlayıcılık taşıyabilir.
Ancak, bazı sözleşme türleri için yazılı şekil şartı aranmaktadır. Örneğin, taşınmaz alım satım sözleşmeleri veya ipotek sözleşmeleri gibi. Bu tür sözleşmelerin geçerli olabilmesi için yazılı ve resmi şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Sözlü sözleşmelerde, tarafların anlaşma şartları üzerinde mutabık kaldıklarına dair herhangi bir yazılı belge olmadığından, olası anlaşmazlıklarda, anlaşma şartlarını ve tarafların beyanlarını ispat etmek daha karmaşık hale gelebilir. Bu nedenle, özellikle değeri yüksek veya karmaşık işlemler için yazılı sözleşmeler kullanmak daha güvenlidir.
Sözlü bir sözleşmeyi uygulamaya karar verirseniz, tarafların beyanlarını ve anlaşma şartlarını mümkün olduğunca belgelendirmeye çalışmak iyi bir uygulamadır. Ayrıca, tanıkların varlığı da sözlü sözleşmelerin ispatında yardımcı olabilir.
Evet, avukat olmadan da sözleşme yapabilirsiniz. Hukuk sistemi, tarafların kendi aralarında anlaşmalar yapmasına ve bu anlaşmaları sözleşme şeklinde düzenlemesine olanak tanır. Ancak, sözleşmeler bazen karmaşık hukuki terimler ve koşullar içerebilir. Bu yüzden, özellikle değeri yüksek veya hukuki açıdan karmaşık bir işlem söz konusuysa, bir avukattan yardım almak iyi bir fikir olabilir.
- Anlaşmanın Şartlarını Anlayın : Sözleşme metnini dikkatlice okuyun ve içeriğini anlayın. Eğer herhangi bir maddeyi anlamıyorsanız, bu konuda yardım almayı düşünün.
- Detaylara Dikkat Edin : Ödeme koşulları, süreler, cezai şartlar gibi detaylara dikkat edin ve bunların adil ve makul olduğundan emin olun.
- Şüpheli Maddeleri Sorgulayın : Eğer sözleşmede şüpheli veya adil olmayan bir madde olduğunu düşünüyorsanız, bunu diğer tarafa belirtin ve gerektiğinde değişiklik talep edin.
- Tanıklar ve Belgeler : Sözlü sözleşmelerde, anlaşmayı tanıkla desteklemek veya yazılı bir şekilde belgelendirmek önemlidir.
- Hukuki Danışmanlık : Özellikle konuyla ilgili yeterli bilgiye sahip değilseniz, hukuki danışmanlık alarak sözleşmeyi inceletebilirsiniz.
Unutmayın, sözleşme yaparken, haklarınızın ve çıkarlarınızın korunması önemlidir. Eğer kendinizi bu konuda yeterli hissetmiyorsanız, hukuki destek almak her zaman daha güvenli bir seçenektir.
Karma sözleşme, hem yazılı hem de sözlü unsurları içeren bir sözleşme türüdür. Bu tür sözleşmeler, taraflar arasında yapılan anlaşmanın bazı şartlarını yazılı olarak belgelerken, diğer bazı şartları ise sözlü olarak karşılıklı anlaşmayla belirler. Karma sözleşmeler, daha esnek bir anlaşma yapısına izin verir ve tarafların ihtiyaçlarına daha iyi uyum sağlar.
Karma sözleşmeler, özellikle daha basit veya rutin işlemlerde, tarafların anlaşmanın tüm detaylarını yazılı olarak belgelemek yerine, sadece önemli noktaları yazılı hale getirmelerine ve geri kalanı sözlü anlaşmayla halletmelerine olanak tanır.
- Esneklik : Taraflar, anlaşmanın sadece belirli kısımlarını yazılı hale getirerek, geri kalan kısımlarda daha esnek hareket edebilir.
- Zaman Tasarrufu : Bazı durumlarda, karma sözleşmeler daha hızlı bir şekilde hazırlanabilir ve uygulanabilir.
- Pratiklik : Rutin işlemlerde, tüm detayları yazılı olarak belgelemek yerine, sadece önemli noktaları belirtmek daha pratik olabilir.
- İspat Zorluğu : Sözlü olarak karşılıklı anlaşılan şartlar, uyuşmazlık durumunda ispatlaması zordur.
- Belirsizlik : Yazılı olmayan şartlar, zaman içinde unutulabilir veya farklı şekilde yorumlanabilir, bu da belirsizliğe yol açabilir.
Karma sözleşmeler kullanılırken, özellikle sözlü olarak anlaşılan şartların net ve anlaşılır olmasına, tarafların bu şartlarda mutabık kaldığına dair açık bir anlayışa sahip olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca, sözleşmenin kritik unsurlarının yazılı olarak belgelenmesi önemlidir. Karma sözleşmelerde hukuki destek almak da yararlı olabilir.
Sözleşmenin her sayfasının imzalanması önemli ve gereklidir. Buna ilişkin emsal bir Yargıtay kararında taraflar arasında düzenlenen iki sayfalık emlak sözleşmesinin incelemesinde; tarafları borç ve yükümlülük altına sokan ilk sayfada imza bulunmadığını, bu durumda taraflar arasında yazılı olarak yapılmış geçerli bir tellallık sözleşmesinin varlığından bahsedilemeyeceği belirtilmiştir. Bu sebeple her sayfanın imzalanması ileride yaşanacak ihtilafları önleyecektir.
Damga Vergisi Kanununda Damga vergisinin sorumlusunun sözleşmeyi imzalayanlarda olduğu belirtilmiştir. Damga vergisi ödenmemişse, sözleşmeyi herhangi bir işlem için resmi makamlara ibraz eden kişi vergiden sorumludur. Sözleşmenin değiştirilmesi halinde, sözleşme bedeli artarsa, artan miktar aynı oranda vergiye tabidir. Sözleşmenin devri halinde, aslından alınan verginin 1/4 i oranında vergi alınır. Vergi Kanundaki hükümlerin emredici olması sebebiyle verginin türü, içeriği değiştirilemez ya da devlete karşı vergiden kimin sorumlu olacağını belirleyemeyiz. Bu sebeple devlete karşı sorumluluk her iki tarafça olup, sözleşmenin taraflarından birinin ödemek zorunda kalması halinde, ödemek zorunda kalan tarafın sözleşmesel yükümlülüğü yok ise, sözleşmenin diğer tarafından rucüen tahsil edebilmesi mümkündür. Sözleşmeye yazılan hüküm bu anlamda işe yarayacaktır.
Sözleşmede kararlaştırılacak cezai şart tarafların yükümlülüklerini yerine getirmesi için zorlayıcı hükümdür. Sözleşmede cezai şart kararlaştırılırsa, borca aykırı davranışın gerçekleşmesi halinde alacaklı taraf, uğradığı zararın varlığını ya da miktarını ispat etmek zorunda olmaksızın belirlenen ceza bedelini talep edebilir. Sözleşmede ceza koşulu kararlaştırılmazsa, sözleşmede yükümlülüklerini yerine getirmeyen borçlu taraf alacaklıya verdiği zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Ancak bu durumda; borçlu kusursuz olduğunu ispat ederse zararı tazmin etmekten kurtulabilir. Borçlu kusurlu olsa bile, alacaklı, uğradığı zararın varlığını ve miktarını ispat etmek zorundadır. Bu sebeple cezai şartın sözleşmede düzenlenmesi tarafların lehine olacaktır.
Borçlar Kanunu’nda belirtildiği üzere, sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanundan doğan şekil çeşitleri, adi yazılı şekil, resmi şekil ve sözlü şekildir. Sözlü şekil yalnızca, evlenme ve sözlü vasiyetnamede uygulanır. Borçlar Kanunu’nda adi yazılı şekil, alacağın temliki, şufa sözleşmesi, bağışlama vaadi, kefalet sözleşmeleri için öngörülmüştür. Ayrıca taraflar kanunun şekle tabi kılmadığı sözleşmeleri kendi iradeleriyle adi yazılı şekilde yapabilirler. Resmi şekil, sözleşmeyi oluşturan irade beyanlarının kanunda belirtilen usule göre resmi memur tarafından düzenlenen vesikada (belgede) açıklanması ile gerçekleştirilir. Arsa payı (kat) karşılığı inşaat sözleşmesi, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kanun gereği noterde resmi şekilde yapılması gerekmektedir.
Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz. Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.
Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur. Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer. Bu sebeple borç altında girmek için yeterlidir.
Sözleşmeler hazırlanırken dikkat edilmesi gereken en önemli madde feshe ilişkin maddedir. Sözleşmedeki yükümlülüklerin veya taahhütlerin yerine getirilmemesi, sözleşmenin devamının taraflar açısından menfaat dengesini bozması, mücbir sebep, aciz hali gibi sebepler taraflarca sözleşmenin feshi sebebi olarak düzenlenebilir. Taraflar, herhangi bir sebep olmaksızın karşı tarafa vereceği yazılı olarak belli bir süre önceden bildirmek kaydıyla sözleşmeyi feshedebileceğine dair madde de koyabilir. Bu durumda sözleşmenin süresinin sonunu beklemeden fesih mümkün hale gelmektedir. Ancak her sözleşmenin niteliğine göre fesih maddesinin düzenlenmesi detaylı olarak düzenlenmesi gerektiğinden hukuki destek almak ileri de yaşanacak sorunları en başında önleyecektir.
Gizlilik Sözleşmesi, iki veya daha fazla taraf arasında sözleşme ilişkileri esnasında paylaşılan birtakım bilgi ve belgelerin korunması ve üçüncü kişilerle paylaşılmasını önlemek amacıyla düzenlenen bir sözleşmedir.
Tarafların sözleşmenin konusu dolayısıyla birbirlerine ifşa ettikleri gizli bilgi ve belgelerin; ne kadar süre ile ve ne şekilde muhafaza edileceği, hangi koşullar altında bu bilgilerin üçüncü kişilerle paylaşılabileceği, yükümlüğün ihlalinde ne gibi sonuçlar doğabileceği hususlarını içerir.
Gizli Bilgi, gizlilik sözleşmelerinde kullanılan ve her sözleşmenin niteliğine ve tarafların arasındaki işin/projenin mahiyetine göre değişiklik gösteren; sözleşme kapsamında gizli tutma yükümlülüğüne konu olacak hususların taraflarca bilinilirliğinin sağlanmasına aracılık eden bir kavramdır.
Gizli Bilgi, gizlilik sözleşmesinin esasını oluşturur. Bu sebeple, sözleşme metni hazırlanırken bu kavramın kapsam ve sınırlarının açıkça belirlenmesi önem arz etmektedir.
Tarafların birbirleri hakkında öğrendikleri gizli bilgilerin 3.kişilerle paylaşılmasını engellemek için gizlilik anlaşması yapılabilir. Sözleşme öncesi, Sözleşme yürürlükteyken ve Sözleşme sonrasını kapsayabilir. Hangi hususların 3.kişilerle paylaşılmayacağının açıkça belirlenmesi gerekir.
Türk Hukukunda Gizlilik Sözleşmesi’nin düzenlenmiş olduğu bir kanun maddesi bulunmamaktadır. Bu sözleşme türüne, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan sözleşmeye ilişkin genel hükümler, Ticaret Kanunu ve İş Kanunu Hükümleri uygulanabilir.
Özel bir şekil veya geçerlilik şartı olmamakla beraber; uygun irade beyanı, kanunun emredici hükümleri, genel işlem koşulları gibi genel geçerlilik şartları sözleşmeye uygulanır. Bu durumda tarafların iradesinin sakat olmaması, kanunun emredici hükümlerine aykırılık bulunmaması veya genel işlem koşulu olarak kabul edilebileceği durumlarda zayıf tarafın lehine yorumlanması gerekmektedir.
Gizlilik Sözleşmesi içeriğinde bazı hususların mutlaka yer alması önem arz etmektedir. Sözleşmenin yapısı gereği konu ve Gizli Bilgi’ye ilişkin içerik her sözleşme özelinde değişebilmektedir. Dolayısıyla bu başlıklar sözleşme kapsamının anlaşılabilmesi ve uyuşmazlık halinde sözleşmeye aykırılığın ispat edilebilmesi açısından kolaylık sağlar.
Taraflar: Sözleşmenin tarafları ‘İfşa Eden’ ve ‘Alıcı’ olarak düzenlenebilir. Alıcı’nın çalışanlarıyla veya 3. Kişiler ile ilişkisi kapsamında sorumluluğu da sözleşmede öngörülebilir.
Gizli Bilgi: Gizli Bilgi’nin kapsamı somut olaya göre değişkenlik göstermektedir. Dolayısıyla Gizli Bilgi kapsamının şeffaf ve açık şekilde belirtilmesi gerekmektedir.
Süre: Tarafların iradesine bağlı olmakla birlikte, süre hususu belirli zaman dilimini kapsayabileceği gibi süresiz de olabilir. Gizli bilginin ne kadar süre için gizli kalması gerektiği faaliyet alanı ve İfşa Eden ile Alıcı arasındaki ilişkiye göre değişiklik gösterebilir.
İstisnai Durumlar: Sözleşmede, Gizli Bilgi’nin tanımına dahil olmayan istisnalara yer verilir. Gizlilik yükümlülüğü olmayan üçüncü kişiden edinilen bilgiler, mahkeme kararı gereği açıklanması gereken bilgiler bu kapsamda örnek olarak verilebilir.







