Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası)
İçindekiler
- 1 Muvazaa Nedir?
- 2 Mirastan Mal Kaçırma Nedir?
- 3 Satış, Bağış ve Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmeleri
- 4 Muris Muvazaasının Şartları
- 5 Mirastan Mal Kaçırma Durumunda İzlenmesi Gereken Hukuki Prosedür
- 6 Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir?
- 7 Muris Muvazaası Davası Kime Karşı Açılır?
- 8 Muris Muvazaasının (Mirastan Mal Kaçırmanın) İspatı
- 9 Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası
- 10 Muris Muvazaası Davası ve Tenkis Davası
- 11 Mirastan Mal Kaçırma Cezası
- 12 Mirastan Mal Kaçırma Zamanaşımı
- 13 Muris Muvazaasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 14 Mirastan Mal Kaçırma Davası Ne Kadar Sürer?
- 15 Sonuç
- 16 İletişim Bilgileri
Mirastan mal kaçırma olarak bilinen muris muvazaası, miras bırakanın diğer mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı şekilde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.
Burada, miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği mallarını, satış bedeli veya bakım hizmeti karşılığında devretmiş gibi göstermek suretiyle mirastan mal kaçırmaktadır. Buradaki asıl amaç, saklı paylı mirasçıların, hukuken hakları olan miras paylarına kavuşmak için tenkis davası açmalarının önüne geçilmesidir. Bu gibi durumlarda, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, miras bırakanın muvazaalı tasarrufunun geçersizliğinin tespiti ve buna dayanılarak oluşturulan işlemlerin iptali talebiyle dava açabilirler.
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı taşıyan bir durumu ifade eder. Miras bırakanın asıl niyeti, bir mirasçısına veya üçüncü bir kişiye taşınmazını bağışlamak olmasına rağmen, gelecekte mirasçılarının taşınmaz üzerindeki miras paylarını talep etmelerini engellemek ve mal varlığından kaçınmak için bağışlama niyetini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi görünümler altında gizlemektir.
Muvazaa Nedir?
Hukuki ilişkinin taraflarının üçüncü kişileri aldatma amacıyla asıl iradelerine uymayan, görünüşte geçerli olmasına rağmen kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayacak görünüş yaratmak konusunda yapılan gizli anlaşmaya muvazaa denmektedir.
Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 19 uyarınca;
“Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.”
demek suretiyle tarafların anlaşmak suretiyle iradelerinde bilerek ve isteyerek meydana getirdikleri uygunsuzluk halini muvazaa olarak tanımlamaktadır.
İlgili maddeden de anlaşılacağı üzere, muvazaanın kısaca belirtilebilecek unsurları şunlardır;
- Tarafların iradeleri ile beyanları arasında bilerek ve isteyerek yaratılan bir uyumsuzluk durumu olmalıdır.
- Üçüncü kişileri aldatma gayesi olmalıdır.
- Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda iradelerinin örtüşmeleri gerekmektedir.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Türk Borçlar Kanunu” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Mirastan Mal Kaçırma Nedir?
Mirastan mal kaçırma, diğer adıyla muris muvazaası, miras bırakacak olan kişinin bir takım mallarını mirasçıların birisinden veya tamamından kaçırmak maksadıyla başka bir kişiye tapuda satmış gibi göstermesidir.
Yahut ölünceye kadar bakma sözleşmesi adı altında bu mal kaçırma işlemi gerçekleştirilebilmektedir. Bu şekilde mirasçıları bu mallar üzerinde hak iddia etmeleri engellenmeye çalışılmaktadır.
Burada görüldüğü üzere muvazaalı yani hileli bir işlem söz konusudur. Buna bağlı olarak aşağıda ayrıntılarına değineceğimiz hukuki prosedür takip edilerek bu satış işlemi iptal ettirilebilir ve mirasçılar taşınmazı geri alabilir. Ancak öncelikle satış, bağış ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri hakkında kısa bilgi vermemiz yerinde olacaktır. Zira muris muvazaası bu işlemler üzerinden yapılmaktadır.
Satış, Bağış ve Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmeleri
Satış genel olarak herkesin bildiği ve uygulamanın olmazsa olmazı bir sözleşmedir. Bir taraf mülkiyeti devreder diğer taraf ise bunun bedeli olan miktarı öder. Bu bedel muhakkak para veya para gibi işlem görebilen tedavül yeteneğine sahip parasal değerler karşılığında yapılır. Muris muvazaası en çok satışmış gibi gösterilen işlemlere konu edilmektedir. Aslında gerçekte bir satış işlemi yoktur ancak tapuda bu şekilde gösterilen bir işlem vardır.
Bağışlama ise bir karşılıksız kazandırma sözleşmesidir. Bu karşılıksız kazandırma kişi hayattayken sonuç doğurmak üzere yapılır. Taşınmaz bağışının geçerli olabilmesi ancak resmi şekilde yani tapuda yapılmış olmasına bağlıdır. Bağışlama yolu ile mal kaçırmada da görüldüğü üzere mirasçıların bu maldan mahrum kalması amaçlanmaktadır.
Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde ise bir kişi belirli bir taşınmazın mülkiyetini devralma karşılığında taşınmazın sahibine ölünceye kadar bakacağını onun ihtiyaçlarını karşılayıp onu gözeteceğini taahhüt eder. Bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için miras sözleşmesi şeklinde yapılması gerekir. Muris muvazaası kimi zaman ölünceye kadar bakma sözleşmesi şeklinde de görülmektedir. Ancak gene burada da mal kaçırma maksadı ile muvazaalı işlemde bulunulmuş olur.
Muris Muvazaasının Şartları
Muvazaalı işlemler için aranan şartlar mirastan mal kaçırma işleminin tespit edilmesinde de aranmaktadır. Buna göre;
- Görünüşteki İşlem Şartı : Muris muvazaası yukarıda bahsettiğimiz üzere görünüşte bir hukuki işlemi içinde barındırmalıdır. Yani görünürde satış sözleşmesi, görünürde ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bağışlama vb. şeklinde hukuki işlemlerin varlığı aranır.
- Muris Muvazaası Anlaşması : Hukuki işlemi gerçekleştiren tarafların bu görünüşteki işlemin sonuç doğurmayacağına dair aralarında yaptıkları anlaşmadır. Tarafların bu şekilde muvazaa konusunda iradelerinin uyuşmasıdır. Bu anlaşma genellikle sözlü olarak yapılmakla birlikte yazılı yapılmasında da bir engel yoktur.
- Üçüncü Kişileri Aldatma Amacı : Burada üçüncü kişiler mirasçılardır. Muvazaalı işlemler doğal olarak birilerini aldatma amacı taşırlar. Burada mirasçılardan mal kaçırma ve onların mirasta hak iddia etmelerinin önüne geçme amacı bu unsuru karşılar.
Mirastan mal kaçırma işlemleri uygulamada büyük oranda bu unsurları taşır. Esasen bunlar doğal olarak ortaya çıkan unsurlardır. Böyle bir durumda izlenecek hukuki prosedür ile muvazaalı işlem tespiti yapılır ve mirasçılar hakları olan taşınmazları mülkiyetine geçirir.
Mirastan Mal Kaçırma Durumunda İzlenmesi Gereken Hukuki Prosedür
Miras hakkı yukarıda anlattığımız şekilde ihlal edilen kişiler için uygulamada muris muvazaa davası denilen bir dava açılmaktadır. Mirastan mal kaçırıldığını düşünen mirasçıların izlemesi gereken yegane yol budur. Muris muvazaası davası, içerisinde birçok farklı davayı barındıran üst bir dava adıdır.
Yargıtay kararlarında da genel olarak ifade edildiği üzere bu davada kişiler, mirastan mal kaçırmak maksatlı olarak yapılan taşınmaz devrinin ispatını yaparak tespitini talep eder. Bunun yanında bu şekilde muvazaalı işlemlerin iptali talep edilerek tapuya haksız olarak yapılan kaydın iptali ve kendileri lehine düzeltilmesini talep ederler.
Muris muvazaası davası görüldüğü üzere kapsamlı bir davadır. Belirli bazı önemli ispat araçlarının hazırlanarak mahkemeye sunulmasının yanında tapuda bazı işlemlerin gerçekleştirilmesini gerektirir. Mülkiyet hakkı gibi önemli bir hakkın korunmasını amaçlar.
Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir?
1.4.1974 tarih ve 1974/1-2 Esas ve Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı’na göre, bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu siciline kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnen tüm mirasçıları, görünürdeki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşullarından yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerdir.
Görüldüğü üzere saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı zedelenen tüm mirasçılar, mirastan mal kaçırma(muris muvazaası) davasını açabilmektedirler. Dolayısıyla davayı açabilecek kişiler bakımından muvazaalı işlem tarihinde mevcut ve sonradan ortaya çıkabilecek mirasçılar arasında herhangi bir ayrım yapılmamaktadır. Önemli olan muvazaalı işlemin yapıldığı tarihte miras bırakanın, aldatmak istediği bir mirasçısının bulunması ve davacının, dava tarihinde mirasçı olmasıdır. Hakkı zedelenen tüm mirasçılar, muris muvazaası nedeniyle miras payı oranında tapu iptal tescil davası açabilecekleri gibi taşınmazın terekeye döndürülmesini de isteyebilirler.
Elbette mirası reddeden, miras hakkından açıkça feragat eden veya kanunun öngördüğü şartların gerçekleşmesi nedeni ile mirasçılıktan çıkarılan kişiler, bu davayı açma hakkına sahip değildir.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Saklı Pay Nedir?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Muris Muvazaası Davası Kime Karşı Açılır?
Muris muvazaası davasında muhatap olarak muvazaalı sözleşmenin tarafı olan ve lehine devir işlemi yapılan kişi alınır. Yani bu davada davalı olarak taşınmazı devralan kişi gösterilmelidir. Taşınmazın bu kişide bulunuyor olması muris muvazaası davasının başarıya ulaşması bakımından kişilere kolaylık sağlar. Ancak bir de bu taşınmazın bu kişinin elinden çıkmış olması durumu söz konusudur. Mirastan mal kaçırma işlemi ile taşınmazı elinde bulunduran kişi, geçerli olmayan bir sözleşme ile taşınmazı devraldığı için taşınmaz yolsuz olarak devralınmış olur. Yani tapudaki tescil yolsuz kayıt olur. Türk Medeni Kanunu 1023. maddesi ise böyle bir durumda yolsuz kayıt sahibi kişiden taşınmazı devralan başka bir kişinin kazanımının korunacağını bildirir. Yani eğer hile yolu ile taşınmazı devralan kişi eğer başka bir kişiye satmış ise bu kişinin kazanımı iyi niyetli olması şartı ile korunur. Bu durumda bu kişiye karşı dava açarak taşınmazı elinden almak mümkün olmaz. Muris muvazaası davası taşınmazı geri almayı konu edindiği için taşınmazı satan bu kişiye karşı da artık bu dava açılamaz.
DİKKAT : Muris muvazaası davası taşınmazı geri almayı konu edindiği için taşınmazı satan bu kişiye karşı da artık bu dava açılamaz. Burada yapılması gereken başka hukuki prosedür takip edilerek ortaya çıkan zararın tazmininin sağlanmasıdır. Bu dava konusunun farklılığı iyi anlaşılmalıdır.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Türk Medeni Kanunu” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Muris Muvazaasının (Mirastan Mal Kaçırmanın) İspatı
Mirastan mal kaçırma davasında muris muvazaası ispat yükü davacı tarafta yani mirasçılardadır. Bu nedenle mirasçılar muvazaalı olarak devir gerçekleştirildiğini ispat etmelidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ispat kurallarını düzenlemektedir. Mirasçılar bu kurallar çerçevesinde ispat araçları elde ederek davaya hazırlık yapmalıdır.
Buna göre özel olarak ispat araçları belirtilmeyen meseleler hukuka uygun her türlü delille ispat edilebilir. Mirastan mal kaçırma davası için özel olarak gösterilen muris muvazaası ispat araçları söz konusu olmadığı için mirasçılar burada her türlü ispat aracı kullanabilir. Ancak hukuka uygun olmayan yollarla elde edilmiş delillere dayanamazlar. Mahkeme bu delilleri vereceği kararda esas alamaz. Hatta bu deliller kişi için cezai sorumluluk doğurabilir.
Özellikle bu dava türünde Yargıtay belli delillerin ve durumların varlığı halinde hileli işlemin yapıldığına kanaat getirmektedir. Bu konuda dava yürüten avukatlar hangi delillerin geçerli ve kabul görebilir olabileceği konusunda bilgili olduğundan mutlaka bir avukat aracılığı ile dava yürütülmelidir.
Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası
Muris muvazaası sebebi ile tapu iptal ve tescil davası açıldığında hukuka aykırı yoldan düzenlendiği iddia edilen tapu kaydı düzeltilmek istenir. Tapu devrinin yolsuz olarak yapıldığı ispatlandığında iptal edilmesi mümkün hale gelir. Muris muvazaasının varlığı söz konusu ise miras bırakanın hukuka uygun olmayan bir şekilde hareket ettiği kabul edileceğinden hak kayıplarının engellenebilmesi için tapu iptal ve tescil davası mirasçı tarafından açılabilir.
Dava açıldığında ise murisin genel iradesinin araştırılması gerekli olur. Bu tür bir dava sırasında dikkate alınacaklar arasında murisin ve miras bıraktığı kişinin ekonomik durumu yer alır. Ayrıca aile içinde var olan sosyal ve beşerî ilişkiler, olayların olağan akışı ve yöreye özgü gelenekler de dikkate alınır. Miras bırakan sözleşmeyi haklı bir nedenle mi yaptı? konusu da incelenecekler arasındadır. Ayrıca satış bedeli ve sözleşme arasındaki gerçek değer farkına da bakılacaktır.
Muris muvazaası davasında en temel amaç miras bırakan yönünden mirasçılardan mal kaçırma amacının olup olmadığıdır. Bu davalarda tespit işlemine gerek duyulurken mevcut verilere göre hareket edilir. Yapılacak tespitin doğru olabilmesi için mahkemenin tüm koşulları bir arada değerlendirmesi gerekli olur. Bu nedenle de dava açıldığında yöresel gelenekler, ülkenin gelenekleri, taraflar ve miras bırakan arasında var olan insani ilişkilerin boyutu, davalı tarafın alış gücü gibi birçok unsur dikkate alınmak zorundadır.
Aksi durumda tarafsız bir değerlendirme yapılması zorlaşır. Taşınır mallar söz konusu ise muris muvazaası ile ilgili olarak bilinmesi gerekenlerden biri taşınır malların mülkiyetinin devri yapılırken Borçlar Kanunu’na göre hareket edildiğidir. Taşınır mallar elden bağışlanacağı zaman şekil şartına uyulması gerekmez. Bu kanuna göre taşınır mallar bağışlayan kişi tarafından bağışlanan tarafa teslim edildiğinde taşınırın mülkiyetinin alıcıya geçtiği görülmektedir.
Taşınır malları ilgilendiren bu tür durumlarda görünürdeki işlemin geçersiz olması gerçek işlemin geçerli olmasına engel teşkil etmemektedir. Bunda etkili olan unsur ise taşınır mallarda elden bağışlama yapılırken şekil şartına uyma zorunluluğunun olmamasıdır.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Tapu İptal ve Tescil Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Muris Muvazaası Davası ve Tenkis Davası
Tenkis davası, mirasçıların saklı paylarını ihlal edecek şekilde tasarrufta bulunulması halinde açılır. Mirasbırakan mirasçıların saklı paylarına tecavüz edecek şekilde hukuki işlemlerde bulunamaz. Bu kapsamda muris muvazaası davası ile tenkis davası farklı davalardır. Muris muvazaası mirastan mal kaçırma maksadıyla yapılan muvazaalı işlemleri konu edinir. Tenkis davasında ise mirasbırakanın tenkise tabi hukuki işlemleri konu edilir.
Tenkis davasında yapılan hukuki işlemler geçerli işlemler olmasına rağmen tenkise tabi tutularak mirasçılara geri kazandırılır. Tenkis davası hak düşürücü zamanaşımı süresine tabidir. Buna göre saklı payların ihlal edildiğinin öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Ayrıca mirasın paylaştırılması veya vasiyetnamenin açılmasının üzerinden 10 sene geçmesiyle her türlü zamanaşımına uğrar.
Tenkis davası ile muris muvazaası davası birlikte açılarak talepler aynı dava içerisinde ileri sürülebilir. Bununla beraber bu davalar ayrı ayrı da açılabilir. Ancak aynı taşınmazı konu edinen iki ayrı dava açılması durumunda bu davalarda verilen kararlar birbirini etkileyecektir.
Ayrıca bu şekilde ayrı ayrı açılan davaların sonradan birleştirilmesi de mümkündür. Genellikle aynı dava içerisinde bu iki dava sırasıyla talep konusu edilirken, muris muvazaası talebi kabul edilmezse tenkis talebi ileri sürülmektedir.
Mirastan Mal Kaçırma Cezası
Mirastan mal kaçırma cezası, miras bırakanın mirasçılarının haklarını ihlal ederek mal varlıklarını gizleme veya devretme girişimlerinde bulunması durumunda uygulanan bir hukuki yaptırımdır. Türk hukuk sisteminde, miras bırakanın, mirasçılardan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirdiği işlemler, genellikle muvazaa (hile) ve hukuka aykırılık kapsamında değerlendirilir. Miras hukuku, mirasçılara belirli haklar ve korumalar sağladığından, bu hakların ihlali halinde mirastan mal kaçırma cezası uygulanır.
Mirastan mal kaçırma cezası genellikle tapu iptal ve tescil davaları veya tenkis davaları gibi hukuki yollarla kendini gösterir. Bu davalarda, mirasçılar mirastan mal kaçırma cezası uygulanmasını talep ederler ve miras bırakanın muvazaalı işlemlerini iptal ettirmek için harekete geçerler. Ancak, mirastan mal kaçırma cezası sadece mirasçılar arasında değil, aynı zamanda miras bırakanın anlaşmalı olduğu üçüncü şahısları da etkileyebilir. Özellikle miras bırakanın muvazaa anlaşmasına dahil olan kişilerin de sorumluluğu ortaya çıkabilir ve mirastan mal kaçırma cezası bu kişilere de uygulanabilir.
Mirastan mal kaçırma işlemlerinin en yaygın görüldüğü durum, miras bırakanın çocuklarından veya diğer yasal mirasçılarından mirastan mal kaçırmak için bir gayrimenkulü bir üçüncü kişiye devretmesi veya belirli mal varlıklarını saklamasıdır. Bu tür işlemler, mirastan mal kaçırma cezası uygulanmasını gerektiren hukuki uyuşmazlıklara yol açar. Mirastan mal kaçırma cezası, miras hakkı ihlal edilen mirasçıların dava açması ve haklarını araması yoluyla devreye girer.
Mirastan Mal Kaçırma Cezası Hangi Durumlarda Uygulanır?
Mirastan mal kaçırma cezası, birkaç temel durumla sınırlı değildir. Aşağıdaki hallerde mirastan mal kaçırma cezası devreye girebilir:
- Görünüşteki İşlemler : Miras bırakanın, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla gerçekte yapmadığı veya gerçek iradesine uymayan bir satış veya bağış sözleşmesi düzenlemesi durumunda mirastan mal kaçırma cezası uygulanır. Örneğin, miras bırakan bir taşınmazı satış gibi gösterip aslında bağış yapıyorsa, bu durumda mirastan mal kaçırma cezası söz konusudur.
- Muvazaa Anlaşmaları : Miras bırakanın, bir üçüncü kişi ile birlikte mirasçılara zarar vermek amacıyla yaptığı muvazaalı işlemler mirastan mal kaçırma cezası kapsamında değerlendirilir. Muvazaa anlaşması, genellikle miras bırakan ile devralan kişi arasında, işlemin gerçek bir satış veya bağış olmadığı, sadece mirasçılardan mal kaçırma amacı taşıdığı yönünde bir anlaşmadır.
- Üçüncü Kişilerle Yapılan Hileli İşlemler : Miras bırakanın, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla, üçüncü kişilerle anlaşarak yaptığı işlemler de mirastan mal kaçırma cezası Bu durumda, üçüncü kişinin de kötü niyetli olduğu ve mirastan mal kaçırma niyetiyle hareket ettiği kanıtlanırsa, mirastan mal kaçırma cezası devreye girer.
Mirastan Mal Kaçırma Cezasının Hukuki Sonuçları
Mirastan mal kaçırma cezası, genellikle yapılan işlemin iptal edilmesi ve malların yeniden mirasçıların haklarına uygun şekilde paylaştırılması şeklinde uygulanır. Bu tür işlemler mirasçılar tarafından mahkemeye taşındığında, mahkeme yapılan işlemin muvazaalı olduğunu tespit ederse, tapu iptal ve tescil kararı verebilir. Bu durumda, miras bırakanın yaptığı devir işlemi geçersiz sayılır ve mallar mirasçıların paylarına uygun olarak yeniden paylaştırılır.
Mirastan mal kaçırma cezası, genellikle iki şekilde ortaya çıkar:
- Tapu İptal ve Tescil Davası : Mirasçılar, mirastan mal kaçırma amacıyla yapılan bir işlemden dolayı tapu iptali ve tescil davası açabilirler. Bu dava, muvazaanın varlığının ispatlanması ile başarılı olur ve mahkeme, hileli işlemin iptaline karar verebilir.
- Tenkis Davası : Saklı pay sahibi mirasçılar, mirastan mal kaçırma işlemi ile haklarının zedelendiğini öne sürerek tenkis davası açabilirler. Bu davada amaç, saklı payın korunmasıdır. Mahkeme, mirastan mal kaçırma cezası olarak, saklı payın ihlal edildiği miktarı geri vermeye karar verebilir.
Mirastan mal kaçırma cezası uygulanabilmesi için, davacı mirasçıların bu durumu ispat etmesi gerekmektedir. Mirasçılar, yapılan işlemin muvazaalı olduğunu ve miras bırakanın asıl niyetinin mal kaçırmak olduğunu her türlü delille ispat edebilirler. Tanık ifadeleri, yazılı belgeler, yapılan işlemin koşulları ve tarafların davranışları gibi unsurlar, mirastan mal kaçırma cezası uygulanabilmesi için delil olarak kullanılabilir.
Özellikle, mirastan mal kaçırma cezası uygulanabilmesi için, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığının ve gerçek bir satış veya bağış olmadığının ortaya konulması önemlidir. Muvazaa anlaşmasının varlığı, taraflar arasında yazılı olmasa dahi sözlü olarak yapılmışsa bile mahkemeye tanık beyanları ve diğer delillerle ispatlanabilir.
Mirastan Mal Kaçırma Cezası ve İlgili Yasal Düzenlemeler
Mirastan mal kaçırma cezası, Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmemiştir. Ancak, hukuki yorum ve içtihatlar doğrultusunda, bu tür muvazaalı işlemlerin geçersiz sayılacağı ve mirasçıların haklarının korunacağı belirtilmiştir. Yargıtay’ın mirastan mal kaçırma cezası ile ilgili içtihatları, bu tür davaların nasıl ele alınması gerektiğini ortaya koyar.
Mirastan mal kaçırma cezası, genellikle tapulu taşınmazlar üzerinde yapılan işlemlerle ilgili ortaya çıkmaktadır. Tapulu taşınmazların devri sırasında yapılan muvazaalı işlemler, Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi ve Tapu Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca geçersiz sayılır. Bu düzenlemeler, mirastan mal kaçırma cezası olarak işlemin iptalini ve tapunun yeniden düzenlenmesini öngörmektedir.
Mirastan mal kaçırma cezası, miras bırakanın mirasçılarının haklarını ihlal etmesi durumunda devreye giren hukuki bir yaptırımdır. Mirasçılar, mirastan mal kaçırma cezası uygulanması için dava açabilir ve yapılan muvazaalı işlemi iptal ettirebilir. Bu tür davalar, mirasçının haklarının korunması ve miras bırakanın kötü niyetli işlemlerinin önlenmesi açısından önemlidir. Mirastan mal kaçırma cezası, hem miras hukuku hem de genel hukuk ilkeleri doğrultusunda, mirasçıların adalet arayışının bir parçasıdır.
Mirastan Mal Kaçırma Zamanaşımı
Muris muvazaası davasının açılma süresi ile ilgili tek kural, miras bırakan kişinin ölümünden sonra açılabileceğidir. Miras bırakan kişi hayatta iken mirasçılar muvazaa iddiası ile bu davayı açamazlar. Miras bırakanın ölümünden sonra ise herhangi bir hak düşürücü zamanaşımı süresi işlemez. Her zaman bu dava açılabilecektir. Bu kısım önemlidir çünkü yine bize gelen sorulardan mirasın kaçırıldığını ancak miras bırakacak kişinin vefat etmediğinden bahsedilmekte. Bu durumda henüz kişi vefat etmediğinden miras söz konusu olmayacak ve buna bağlı da bir dava açılamayacaktır. Ancak vefat sonrası bir zamanaşımı söz konusu değil her zaman bu dava açılabilecektir. Burada olağan ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süreleri önem taşımaz. Çünkü 10 yıllık olağan kazandırıcı zamanaşımı süresi iyiniyetli olarak taşınmaza zilyet olmayı konu edinirken olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ise kötü niyetli olsa da 20 yıl süre boyunca tapusuz bir taşınmazı elde tutmayı konu edinir. Mirastan mal kaçırmada ise hem kötü niyet hem de tapulu bir taşınmaz söz konusudur. Bu nedenle muris muvazaası davası herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabilir.
DİKKAT : Muris muvazaası davası, miras bırakanın ölümünden sonra açılabilir. Dava, zamanaşımı veya herhangi bir hak düşürücü süreye tabi değildir.
Muris Muvazaasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Muris muvazaası davasında görevli mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 2/1 maddesinde yer alan;
“Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.”
hükmü uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır.
Bununla beraber muris muvazaası davasında yetkili mahkeme ise HMK m. 12/1’e göre,
“Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”
Hükmü uyarınca özel yetki kuralı gerektirdiğinden, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır.
Davaya konu taşınmazlar birden fazlaysa ve her biri ayrı mahkemelerin yetki alanına giriyorsa HMK m.12/3’e göre, “Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.” hükmü uyarınca taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır.
DİKKAT : Mirasçılardan mal kaçırma gayesi ile devri gerçekleştirilen taşınmazın yerindeki asliye hukuk mahkemesi yetkilidir.
Mirastan Mal Kaçırma Davası Ne Kadar Sürer?
Bu konuda verilecek net bir cevap hiçbir zaman bulunmaz. İlgili yerdeki asliye hukuk mahkemesinin yoğunluğu, davanın kapsamı, diğer mirasçılara ulaşma durumu, tebligatlar, bekletici mesele, istinaf ve temyiz kanun yolları, sürecin izlenmesinde avukat yardımı alınması vb. birçok unsur süreyi uzatabilecek veya kısaltabilecek özelliğe sahiptir. Buna bağlı olarak söyleyebiliriz ki bu dava 5-7 ay gibi kısa bir süre içerisinde sonuç alınabilen bir dava olabildiği gibi uzun yıllar süren bir kördüğüm şekline de bürünebilir. Tamamen somut olayın özelliklerine bağlıdır.
Sonuç
Mirastan mal kaçırma uygulamada sıkça karşılaştığımız bir durumdur. Ölmeden önce taşınmazını devrederek mirasçılardan mal kaçırma işleminin rahatlıkla yapılabileceği düşüncesi ile bu tarz devirler görüşmektedir. Ancak yukarıda belirttiğimiz üzere bu işleme karşı iptal prosedürü başlatmak mümkündür. Buna karşın muris muvazaası davasının hazırlık aşaması ve dava süreci hukuki zeminde, kabul görecek şekilde gerçekleştirilmelidir. Bu bakımdan deneyimli bir miras avukatının hukuki desteğini almak süreç içerisinde hatalı veya ihmali işlemlerden kaçınmayı ve gereksiz hak kaybına uğramamayı sağlar. Hak kaybı yaşanmasının önüne geçmek için bizimle İLETİŞİM geçiniz.
İletişim Bilgileri
- Telefon Numarası : 0 (530) 833 45 88
- E-Posta Adresi : av.secililaydasonmez@gmail.com
- Adres : Adalet Mah. Manas Bulv. No:44 Ata Plaza A Blok Kat : 3 Daire : 7 Bayraklı-İZMİR
- Mesai Saatleri : Hafta içi 09.00 – 18.00






