Yoksulluk Nafakası
İçindekiler
- 1 Yoksulluk Nafakasının Diğer Nafaka Türlerinden Farkı
- 2 Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?
- 3 Yoksulluk Nafakası Alamayacak Olan Kişiler
- 4 Yoksulluk Nafakası Nasıl Talep Edilir?
- 5 Yoksulluk Nafakasına Hükmedilirken Dikkate Alınan Hususlar
- 6 Yoksulluk Nafakası Miktarı Nasıl Belirlenir?
- 7 Boşanmada Kusur Tespiti ve Yoksulluk Nafakası İlişkisi
- 8 Eşit Kusur Halinde Yoksulluk Nafakası
- 9 Yoksulluk Nafakasının Ödenme Biçimi ve Süresi
- 10 Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi
- 11 Yoksulluk Nafakası Miktarının Artırılması, Azaltılması ve Kaldırılması
- 12 Nafaka Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
- 13 Yoksulluk Nafakasının Ödenmemesi Halinde Nafaka Alacaklısının Hakları
- 14 Birikmiş Yoksulluk Nafakası Alacağı
- 15 Yoksulluk Nafakası Talep Eden Eşin Başkaca Servetinin veya Gelirinin Bulunması
- 16 Sonuç
- 17 İletişim Bilgileri
Yoksulluk nafakası, boşanmada kusuru diğer tarafa oranla daha ağır olmayan ve boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan tarafın, diğer eşten talep edebileceği bir nafaka türüdür. Yoksulluk nafakasının hükmedilebilmesi için tedbir nafakasına nazaran çok daha fazla şartın bir arada bulunması gerekmektedir.
Yoksulluk nafakasından yalnızca boşanma sonucunda yoksulluğa düşen eş yararlanabilmektedir. Eğer boşanma davası boyunca sonradan yoksulluk nafakası olarak devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmişse, boşanma kararının verilmesi ve kesinleşmesi ile birlikte verilmiş olan tedbir nafakası, yoksulluk nafakası olarak devam eder.
Yoksulluk Nafakasının Diğer Nafaka Türlerinden Farkı
Türk Medeni Kanunu uyarınca, bakım yükümlülüğünden doğan nafaka türleri; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olarak üçe ayrılmaktadır. Yukarıda da açıkladığımız üzere yoksulluk nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren yoksulluğa düşen eşe ödenen bir nafaka türüdür. Ancak boşanma davası sürerken yani henüz taraflar boşanmadan önce de eşlerden birinin maddi anlamda zor duruma düşmesi mümkündür. Bu durumda hâkim boşanma kesinleşmeden önce eşin ihtiyaçlarının karşılanması için tedbir nafakasına hükmedebilir. Aynı şekilde boşanma davası sürerken müşterek çocuğun bakım, sağlık ve eğitim gibi giderleri oluşabilmektedir. Bu giderlerin birlikte karşılanabilmesi için henüz boşanma davası sürerken çocuğun geçici velayetine sahip eş lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi mümkündür. Gerek eşin geçimi gerekse müşterek çocuğun ihtiyaçları için mahkemece re’sen kararlaştırılan tedbir nafakası boşanma davası süresince hükmedilen geçici bir nafaka türüdür. Boşanma kararı kesinleştikten sonra şartların sağlanması neticesinde tedbir nafakası yerine eş için yoksulluk, çocuğun bakım, eğitim ve sağlık giderleri için iştirak nafakasına hükmedilir.
Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?
Yoksulluk nafakası, TMK madde 175’de düzenlenmiştir. Söz konusu madde de ayrıca yoksulluk nafakasının şartları da ter almaktadır.
TMK madde 175’e göre; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
Kanun maddesinden de anlaşılabileceği üzere, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için:
- Nafaka talebinde bulunan kişi boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmalıdır,
- Nafaka talebinde bulunan kişinin kusuru diğer tarafın kusurundan daha ağır olmamalı,
- Nafaka yükümlüsünün çalışması ve gelir elde etmesinin önünde bedensel veya ruhsal bir engelinin bulunmaması veya kendisinin yoksul olmaması,
- Ayrıca nafaka yükümlüsü olan kişinin kusuru aranmaz.
Yoksulluk nafakasını tedbir nafakasından ayıran en önemli unsur; talepte bulunan tarafın diğer tarafa nazaran daha ağır kusurlu olmamasıdır. Dolayısıyla yoksulluk nafakası talebinde bulunan kişinin ekonomik durumu ne kadar kötü olursa olsun, eğer talepte bulunan taraf karşı taraftan daha ağır kusurlu ise yoksulluk nafakası alamaz. Ancak aldatan eş bile boşanma davasında hüküm kuruluncaya dek tedbir nafakası alabilir; bunun sebebi, tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için kusur şartı bulunmamasıdır. Ayrıca, tedbir nafakasının aksine, yoksulluk nafakasına istinaden taraflarca talepte bulunulmadıkça hakim tarafından kendiliğinden karar verilemeyecektir. Ayrıca talep miktarı belirlenirken taleple bağlılık ilkesi dikkate alınmalıdır. Eğer çekişmeli boşanma davası ile birlikte yoksulluk nafakası talep ediliyorsa, nafaka talebinin boşanmanın ferilerinden olmasından dolayı ayrıca harca tabii değildir ve çekişmeli boşanma davaları uzun sürdüğü için bu süre göz önünde bulundurularak talep edilmelidir.
Yoksulluk Nafakası Alamayacak Olan Kişiler
- Resmi olarak evli olmasa da fiili olarak başkası ile evli gibi yaşayan kişiler,
- Belirli bir gelire sahip, boşanma sonrası yoksulluk çekmeyecek kişiler,
- Maaşı, aylık geliri, dul aylığı, emekli maaşı, yaşlılık maaşı gibi düzenli gelire sahip kişiler,
- Yeterli miktarda sosyal yardım alan, kira geliri olan, yurtdışından gelire sahip, işsizlik maaşı olan kişiler,
- Mesleği olan, mesleğini icra eden ve buna bağlı olarak belirli bir kazanca sahip kişiler,
- Memur olan eşler,
- Bankada belirli bir miktarda parası olan, faiz gelirine sahip eşler,
- Mesleğe sahip ya da belirli bir yeteneğe sahip fakat bunu isteyerek kullanmaktan imtina eden kişiler,
- Kumar bağımlısı eşler,
- Eşi ile aynı gelire sahip eş,
- Eşi yoksul olan eş boşanma sonrası yoksulluk nafakası alamaz.
Yoksulluk Nafakası Nasıl Talep Edilir?
Yukarıda saydığımız şartların tamamının varlığı halinde yoksulluk nafakası, boşanma davası sırasında talep edilebilmektedir. Ancak dava açılırken böyle bir talepte bulunulmadıysa, yoksulluk nafakasını ayrı bir dava olarak açarak talep edebiliriz.
Eğer yoksulluk nafakası boşanma davası sırasında talep edilecek ise; nafaka boşanma davasının feri unsuru olması sebebiyle herhangi bir harca tabi tutulmadan bu nafaka talep edebilecektir. Diğer ihtimalde ise boşanma davasından bağımsız olarak ayrı bir davayla talep edilecek ise de o zaman zamanaşımı süresine dikkat etmek gerekecektir. Zira boşanma davasından ayrı olarak ileri sürülecek yoksulluk nafakası bakımından öngörülen bir zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Ayrı olarak yoksulluk nafakasını talep edebilmek için boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Ayrıca boşanma davasının sonucunda dava reddedilir ve taraflar boşanmaz ise o halde yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Çünkü yoksulluk nafakası boşanma halinde yoksulluğa düşebilecek tarafa hükmedilmektedir.
DİKKAT : Çekişmeli boşanmalarda nafaka miktarının takdirinde, Mahkemelerce yapılan SED (Sosyal ve Ekonomik Durum) araştırması sonuçları önemli ölçüde rol oynamaktadır. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda karşı tarafın ekonomik durumunun sanılanın aksine çok yüksek olduğu tespit edilse dahi hakim taleple bağlı olacağından talepten fazlasına hükmedemez . Bu nedenle yüksek miktarda nafaka talep edilmesinde yarar bulunmaktadır.
Yoksulluk Nafakasının Boşanma Davası ile Birlikte Talep Edilmesi
Boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası talebinde bulunulması mümkündür. Bunun için tarafların anlaşmalı boşanma ya da çekişmeli boşanma yollarından hangisini tercih edecekleri hususu önem arz etmektedir.
Çekişmeli Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Talebi
Çekişmeli boşanma davasında yoksulluk nafakası, dava dilekçesi ile birlikte talep edilebileceği gibi, cevaba cevap dilekçesi ile birlikte de talep edilebilir. Çünkü dilekçelerin teatisi aşamasında taraflar serbestçe iddia ve savunmalarını değiştirebilir ve genişletebilirler. Ancak karşı tarafın cevap dilekçesi vermemesi ihtimali bulunduğundan, işi şansa bırakmamak adına dava dilekçesi ile birlikte yoksulluk nafakası talebinde bulunmak daha doğru olacaktır.
Çekişmeli boşanma davası ile birlikte yoksulluk nafakası talebinde bulunulmasının, nafaka alacaklısı açısından birçok artısı ve katkısı bulunmaktadır, bunları kısaca saymamız gerekirse:
- Nafakanın boşanma davasının ferilerinden biri olması nedeniyle çekişmeli boşanma davası ile birlikte talep edilen yoksulluk nafakası için ayrıca harç ve masraf ödemesi yapılmaz,
- Yoksulluk nafakasının boşanma ile birlikte talep edilmesi durumunda boşanma ile birlikte yoksulluk nafakası da hükme bağlanır, böylece yeni bir nafaka davası açılması ve söz konusu bu davanın yargılama sürecinin tamamlanmasının beklenmesi gibi vakit kaybı yaşanmaz,
- Yoksulluk nafakasının boşanma davası ile birlikte talep edilmesi durumunda yalnızca tek bir avukatlık ücreti ödenir,
- Yoksulluk nafakasının boşanma davası ile birlikte talep edilmesi ve hükme bağlanması durumunda yargılama giderleri ile ilam vekalet ücreti ya da karşı vekalet ücreti yalnızca boşanma davası için ödenir, nafaka için ayrıca bir vekalet ücreti ödemesi yapılmaz,
Dolayısıyla çekişmeli boşanma davası yoluna başvurulacaksa, yoksulluk nafakası talebinin ileri sürülmesi için boşanma davasının bitmesinin beklenmemesi ve çekişmeli boşanma dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talebine de yer verilmesi tavsiye edilmektedir. Olası hak kayıplarının önüne geçebilmek adına, basit görünen bu davaların avukat yardımıyla yürütülmesi oldukça önemlidir.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Talebi
Anlaşmalı boşanma davasında taraflarca boşanma, boşanmanın ferileri, ziynet eşyaları ve mal paylaşımı gibi boşanmaya dair tüm hususlara ilişkin olarak anlaşmaya varılır ve hakim tarafından tarafların anlaşma iradesine uygun olarak karar verilir. Taraflar, anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasına ilişkin hükümlere de yer verebilir. Taraflar, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi konusunda anlaşmanın yanında ödenecek olan yoksulluk nafakasının miktarını da belirleyebilirler.
Anlaşmalı boşanma davasında, mahkemeye sunulacak olan protokol içerisinde tarafların yoksulluk nafakasına hiç yer vermemesi durumunda, açıkça yoksulluk nafakasından feragat edilmemiş olsa dahi boşanma davasının tamamlanması ve boşanma kararının kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası davası açılması mümkün değildir. Çünkü yoksulluk nafakasının şartlarından biri de yoksulluk nafakası talep eden tarafın, karşı taraftan daha ağır kusurlu olmamasıdır. Anlaşmalı boşanma davasında herhangi bir kusur tespiti yapılmamış olacağından dolayı anlaşmalı boşanmayla sonuçlanan bir boşanma davasından sonra yoksulluk nafakası talebiyle dava açılamayacaktır.
Yoksulluk Nafakasının Nafaka Davası ile Talep Edilmesi
Boşanma davası ile talep edilmeyen yoksulluk nafakası, boşanma davası ile verilen boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 1 yıl içerisinde ayrıca nafaka davası açılarak talep edilebilir. Ancak bu davada nafaka talebi harca tabi tutulur ve ayrıca vekalet ücreti ile yargılama gideri ödemesi yapılır.
Boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi için;
- Boşanmanın çekişmeli boşanma davası yoluyla sağlanmış olması ve
- Yoksulluk nafakası talebinde bulunacak olan tarafın, çekişmeli boşanma davası sonucunda verilen nihai kararda, karşı taraftan daha ağır kusurlu bulunmamış olması gerekir.
Boşanmanın anlaşmalı boşanma yoluyla sağlanmış olması durumunda kusur tespiti yapılmamış olacağından, anlaşmalı boşanma ile talep edilmemiş olan yoksulluk nafakası sonradan nafaka davası açılarak talep edilemeyecektir.
Bu haliyle yoksulluk nafakası, iştirak nafakasından ayrılmaktadır. Çünkü müşterek çocuklar için hükme bağlanan iştirak nafakası, kamu düzenine ilişkin olduğundan iştirak nafakasına hükmedilebilmesi için kusur şartı aranmamaktadır. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasına yer verilmemişse, müşterek çocuk ergin olana kadar her zaman iştirak nafakasını talep edebilir. Ancak anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasına yer verilmemişse, yukarıda açıklamış olduğumuz nedenlerden dolayı sonradan talep edilmesi mümkün değildir.
Yoksulluk Nafakasına Hükmedilirken Dikkate Alınan Hususlar
Yoksulluk nafakasının miktarı, her somut olayda farklılık arz etmektedir. Ayrı bir değerlendirmeye tabidir. Öncelikle tarafların anlaşmalı boşanma davası ya da çekişmeli boşanma davası yollarından hangisini tercih etmiş olduklarına bakılmalıdır. Çünkü eğer taraflar anlaşmalı boşanma yolunu tercih etmişlerse, anlaşmalı boşanma protokolünde belirtilmiş olan yoksulluk nafakası tutarı mahkeme tarafından dikkate alınacaktır.
Çekişmeli boşanma davasında ise, talep üzerine yoksulluk nafakasına ilişkin hüküm kuracak olan mahkeme, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, SGK kayıtlarına, istihdam edilmiş olup olmadıklarına, sigorta kayıtlarına, banka hesap dökümlerine, gayrimenkul vb. gelir kaynaklarının bulunup bulunmadığına ve karşılıklı kusurluluk durumlarına göre yoksulluk nafakasına hükmeder veya yoksulluk nafakası talebini reddeder.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2020/68 E., 2020/1493 K. sayılı kararında: “Erkeğin ceza evinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmasını engellemez. Yoksulluk nafakası yükümlüsünün çalışmasına bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadığı sürece, düzenli bir gelirinin bulunmaması onu yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Aksi düşünce, yoksulluk nafakası alacaklısının haklarının ileriye dönük olarak kaybedilmesine sebep olur. Yoksulluk nafakası yükümlüsünün ekonomik durumu, ancak nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınır.” nafaka yükümlüsünün çalışmasına bedensel veya ruhsal bir engel bulunmadığı sürece, düzenli bir gelirinin bulunmaması sebebiyle yoksulluk nafakası ödemekten kurtulamayacağı ifade edilmiştir.
Yoksulluk Nafakası Miktarı Nasıl Belirlenir?
Yoksulluk nafakasının hesaplanması ve hükmedilecek olan yoksulluk nafakasının tutarının belirlenmesi hakimin vicdani kanaatine ve hakkaniyete göre sağlanmaktadır. Hakim tarafından her iki tarafın da sosyal ve ekonomik durumları ile karşılıklı kusur durumları dikkate alınmak suretiyle somut olaya göre bir belirleme yapılmaktadır.
Yoksulluk nafakasının hesaplanmasında tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin olarak yalnızca kayıtlara bağlı bir incelemenin ötesinde, taraflar gerçek ekonomik durumlarının tespiti önem arz etmektedir. Bu nedenle tarafların banka hesap dökümleri vb. deliller, boşanma davasında talep edilecek olan veya boşanma davası sonrasında ayrıca nafaka davası açılarak talep edilecek olan yoksulluk nafakasının doğru tespitinde son derece önem arz etmektedir. Gelir durumuna etki eden her türlü malvarlığı değeri dikkate alınarak tespit yapılır. Örneğin kira geliri, emekli maaşı gibi durumların varlığı belirli bir gelirinin bulunması nedeniyle yoksulluk nafakasına hükmedilirken bu hususlar da dikkate alınır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2019/6489 E. ve 2019/12687 K. sayılı kararında : “…davacı kadının çalışmadığı, davalı erkeğin ise engelli maaşı aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı erkeğin engelli maaşı alıyor olması kendisini nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Davalı erkeğin maddi durumu yoksulluk nafakasının miktarı konusunda dikkate alınır. (YHGK 2009/3-165-186). Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği açıktır. O halde, davacı kadın yararına geçimi için az da olsa yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” ifadeleriyle davalının engelli maaşı alıyor olmasının kendisini nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağı, ancak bu hususun nafaka miktarı belirlenirken dikkate alınması gerektiği hususu vurgulanmıştır.
Boşanmada Kusur Tespiti ve Yoksulluk Nafakası İlişkisi
TMK’nın 175. maddesi hükmü gereğince, yoksulluk nafakası talep eden tarafın diğer taraftan daha ağır kusurlu olmaması gerekmektedir. Ayrıca hükmün ikinci fıkrasında, “nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz” ifadesiyle nafaka yükümlüsünün daha ağır kusurlu olması gerekliliği ihtimali de açıkça ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin boşanmayla yoksulluğa düşeceğinin ispatlanması ve kusurunun diğer eşe göre daha ağır olmaması yeterli olacaktır.
Eşit Kusur Halinde Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin kusura ilişkin şartı, yukarıda bahsetmiş olduğumuz üzere talepte bulunan kişinin kusurunun diğer tarafın kusurundan daha ağır olmasıdır. Dolayısıyla eşit kusurun varlığı halinde, talepte bulunmuş olan tarafın kusuru, diğer tarafın kusurundan ağır olmayacağı için yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir.
Yoksulluk Nafakasının Ödenme Biçimi ve Süresi
Tazminat ve nafakanın ödenme biçimine ilişkin olarak TMK’nın 176. maddesi dikkate alınmaktadır.
TMK’nın 176. Maddesine Göre: “Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
İlgili kanun metnine göre yoksulluk nafakası toplu veya irat şeklinde ödenebilmektedir. Uygulamada daha çok irat şeklinde aydan aya yoksulluk nafakasının ödenmesi hükmedilmektedir.
Kanunda açıkça yoksulluk nafakasının süresiz olarak hükmedileceği belirtilmiştir. Yani hâkim süreli olarak yoksulluk nafakası öngöremez. Bu durum ancak anlaşmalı boşanma davalarında mümkün olabilmektedir.
Nafaka, her ne kadar süresiz olarak kabul edilmiş olsa da yoksulluk durumunun ortadan kalkması ile nafaka ödeyen taraf nafakanın kaldırılmasını talep edilebilecektir. Yoksulluk nafakası kişinin yoksulluğa düşmemesi için verilmektedir. Bu sebeple eğer nafaka alan kişi yoksulluğa düşmekten kurtulmuşsa o zaman nafaka da kaldırılacaktır.
Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi
Yoksulluk nafakası kural olarak süresiz bir nafaka türüdür. Fakat bazı durumlarda nafakanın sona ermesi mümkün olabilmektedir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, alacaklı kişinin yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü durumunda kendiliğinden sona ermektedir.
Yoksulluk nafakası taraflardan birinin ölümüyle sona erer. Mirasçıların nafaka ödenmesini isteme hakları olmadığı gibi aynı zamanda sağ kalan tarafa nafaka ödemekle de yükümlü olmazlar. Ancak ölüm zamanına kadar muaccel olmuş fakat ödenmemiş olan nafaka alacaklarının mirasçılar tarafından talep edilmesi mümkün.
Nafaka alacaklısının tekrardan evlenmesi, nafakayı kendiliğinden sona erdiren bir durumdur. Fakat borçlu tarafın tekrardan evlenmesi nafaka ödemesine engel bir durum değildir. Ancak nafaka yükümlüsü, evlenmesi durumuyla ilgili geçiminin zorlaştığını ve mali gücünün nafaka vermeye uygun olmadığını iddia ederek nafaka tutarında bir indirim isteminde bulunabilir.
Nafaka alacaklısının evlilik olmadan fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalması veya haysiyetsiz yaşam sürmesi gibi durumlarda mahkeme kararı ile ilgili nafakanın kaldırılması mümkündür. Bu durumların varlığı halinde nafaka yükümlüsü, mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılması isteminde bulunabilir. Söz konusu hallerin ispatlanması durumunda hâkim nafakanın kaldırılmasına karar vermek zorunda olup bu hususta hakimin herhangi bir takdir hakkı bulunmamaktadır.
Yoksulluk Nafakası Miktarının Artırılması, Azaltılması ve Kaldırılması
TMK madde 176’da yoksulluk nafakasının miktarının hangi hallerde arttırılabileceği veya azaltılabileceği belirtilmiştir. Kanun metnine göre yoksulluk nafakası tarafların mali durumlarının değişmesi halinde arttırılabilir veya azaltılabilir. Örneğin nafaka alacaklısının giderleri ülke ekonomisinden dolayı artmışsa nafakanın arttırılması davası açılabilecektir. Yine nafaka borçlusunun mali durumu artık yoksulluk nafakasını ödemeye elverişli değilse nafakanın azaltılmasını talep edebilecektir. Anlaşmalı boşanma davasında belirlenen yoksulluk nafakası miktarını arttırmak veya azaltmak için de dava açılabilir.
Yoksulluk nafakası süresiz olarak kabul edilse bile belirli durumlarda nafakanın kaldırılması mümkündür. Bu durumlar şu şekildedir;
- Yoksulluk nafakası alacaklısı başka bir kimse ile evlenmişse yoksulluk nafakası dava açmaya gerek olmadan kendiliğinden kalkacaktır.
- Yoksulluk nafakası alacaklısı resmi olarak evli olmasa bile bir kimse ile evliymiş gibi hayat sürmekteyse nafaka borçlusu bu durumun tespit edilmesini sağlayarak nafakanın kaldırılmasını mahkemeden talep edebilecektir.
- Tarafların mali durumlarındaki değişiklikler nafakanın kaldırılmasına neden olabilir. Bu durumda mahkemeden nafakanın kaldırılması talep edilecektir. Örneğin nafaka alacaklısının mali durumu iyileşmiş ve yoksulluğa düşme ihtimali ortadan kalkmışsa o halde nafaka borçlusu dava açarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilecektir. Yine nafaka borçlusunun mali durumundaki azalma ve yoksulluğa düşmesi sebebiyle de nafakanın kaldırılması davası açılabilir.
- Kanuna göre haysiyetsiz yaşam süren kişiye yoksulluk nafakası verilmesi hakkaniyete aykırı bulunmaktadır. Bu sebeple nafaka alacaklısı haysiyetsiz hayat sürmekteyse o halde dava açılarak nafakanın kaldırılması talep edilebilir.
- Taraflardan birinin ölümü ile de yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erecektir. Ayrıca bir dava açmaya gerek yoktur. Nafaka ödeme borcu mirasçılara geçmez.
Nafaka Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Yoksulluk nafakası, boşanma davası ile birlikte talep edilecekse, boşanma davasına bakmaya yetkili ve görevli mahkeme yoksulluk nafakasına ilişkin talebi de hükme bağlayacaktır. Ancak daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi yoksulluk nafakası belirli şartların varlığı halinde çekişmeli boşanma davası kesinleştikten sonra, ayrıca bir nafaka davası açılarak da talep edilebilmektedir. Bu nedenle nafaka davasına ilişkin olarak da yetkili ve görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. Bu konuda yetkili ve görevli mahkemenin belirtildiği TMK madde 177 incelenmelidir. Söz konusu maddeye göre; “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” Yoksulluk nafakası için açılacak olan nafaka davasında görevli mahkeme ise Aile Mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla bakmaktadır.
Yoksulluk Nafakası Davası Açma Süresi
TMK’nın 178. maddesinde de boşanma davasından sonra açılacak nafaka davaları ile talepte bulunulacak olan yoksulluk nafakası için zamanaşımı hususu da açıkça ifade edilmiştir:
TMK m. 178’e Göre: “Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”
Dolayısıyla boşanma davasından sonra ayrıca açılacak olan nafaka davası ile talep edilecek yoksulluk nafakasına ilişkin dava hakkı da, boşanma hükmünün kesinleşmesi akabinde bir yıl geçmekle zamanaşımına uğramış olacaktır.
Birikmiş Yoksulluk Nafakası Borcunun Tahsiline İlişkin Zamanaşımı Süresi
Hükme bağlanmakla birlikte ödenmemiş ve icra takibine konu edilmemiş olan birikmiş yoksulluk nafakası alacağı, 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
TBK’nın 156. Maddesinin 2. Fıkrasına göre: “Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış ise, yeni süre her zaman on yıldır.”
DİKKAT: Yoksulluk nafakası 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Yani alacaklı nafaka alacağı için icra takibi başlattığında en fazla geçmişe dönük 10 senelik alacağını tahsil edebilir. Eğer yoksulluk nafakası boşanma davası ile talep edilmemişse boşanma davası kesinleştikten sonra 1 sene içinde yoksulluk nafakası talepli nafaka davası açılmalıdır. Bu 1 senelik süre hak düşürücü süredir. Nafaka davasının 1 senelik süre içinde açılıp açılmadığını hakim kendiliğinden dikkate alacaktır. Nafaka arttırım davası ise her zaman açılabilir.
Yoksulluk Nafakasının Ödenmemesi Halinde Nafaka Alacaklısının Hakları
Mahkeme kararı ile hükme bağlanmış olan yoksulluk nafakasının ödenmemesi halinde, ilamlı icra takibi başlatılabilir. İcra takibi ile de taşınır ya da taşınmazların haczi, banka hesabı ve maaş haczi gibi yollarla tahsilat yapılamaması durumunda nafaka yükümlüsünün şikayet edilmesiyle birlikte 3 aya kadar ödenmeyen nafaka tutarı nedeniyle 90(doksan) gün süreyle nafaka yükümlüsünün tazyik hapsine tabi tutulması gündeme gelebilmektedir.
İcra İflas Kanunun 344. maddesine göre: “Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.”
Nafakanın ödenmemesi sebebiyle tazyik hapsine tabii tutulması için yakalanan nafaka borçlusu, geçmiş 3 aya kadar nafaka borcunu ödemekle tazyik hapsi uygulamasından kurtulabilir. Aksi takdirde 3 ay boyunca, nafaka borçlusu hakkında tazyik hapsi uygulanacaktır. Tazyik hapis uygulaması, yalnızca bir defaya mahsus değildir. Nafaka borçlusunun her güncel 3 aya kadar olan nafaka borcunu ödememesi halinde, 3 aya kadar güncel nafaka tutarı için tekrar tazyik hapsi talep edilebilecektir.
İcra takibine konulan güncel nafaka alacakları, hacizde birinci sırada işlem görecek olan alacaklar arasında yer almaktadır. Bu nedenle adi alacakların üstünde işlem görür. Ancak birikmiş nafaka alacakları için aynı husus söz konusu değildir. Birikmiş alacaklar yönünden icra takibi, ve haciz işlemleri, adi alacaklarda olduğu gibi işlem görecektir.
Birikmiş Yoksulluk Nafakası Alacağı
Nafaka alacakları, öncelikli/imtiyazlı alacaklardandır. Ancak birikmiş nafaka borcu bir çeşit “adi alacak” teşkil etmektedir. Bunun sonucu olarak, güncel nafaka alacağı öncelikli olarak tahsil edilmekteyken, mesela maaş haciz sırasında amme alacakları(devletin alacakları) ile birlikte en üst sırada tahsil edilmekteyken, adi alacak olan birikmiş nafaka alacakları diğer alacaklar gibi sıraya konulmaktadır. Ayrıca birikmiş nafaka alacağında İİK 344. maddede yer alan tazyik hapsi uygulaması da mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla yoksulluk nafakası alacaklısı olan kişilerin, bu alacaklarının takibini sürekli ve güncel olarak yapmaları tavsiye edilmektedir.
Yoksulluk Nafakası Talep Eden Eşin Başkaca Servetinin veya Gelirinin Bulunması
Yoksulluk nafakası talep eden eşin sosyo-ekonomik durumu itibariyle yoksulluğa düşmesini engelleyecek nitelikte bir serveti veya gelirinin bulunması halinde yoksulluk nafakasına hükmedilemez veya bu hallerde yoksulluk nafakasının hükmedilmesini gerektirecek bir durum söz konusu ise, hükmedilecek olan yoksulluk nafakası miktarı belirlenirken bu malvarlığı değerleri dikkate alınmak üzere hüküm kurulur. Örneğin: Yoksulluk nafakası talebinde bulunan kadına miras yoluyla kalmış olan taşınmazlar mevcutsa, bu taşınmazların değeri, aylık kira gelirleri vb. bu malların sağlayabilecekleri olası maddi getiriler hesaplanarak nafaka talebi değerlendirilirken bunlar da göz önünde tutulmalıdır.
Sonuç
Yoksulluk nafakası talebinin olumlu sonuçlanması için öncelikle kusur araştırması yapılmalıdır. Bu noktada kusur araştırması için tarafların yaşadığı olayların bütünü incelenir. Sonrasında ise hukuki işlemlerin kanuna uygun olarak yapılmasıyla dava süreci başlatılır. Bunlarla birlikte, sürecin başından itibaren usuli işlemlerin mutlaka hukuka uygun yapılması gerekir. Hak kayıplarına uğramamak için bizimle İLETİŞİM geçiniz
İletişim Bilgileri
- Telefon Numarası : 0 (530) 833 45 88
- E-Posta Adresi : av.secililaydasonmez@gmail.com
- Adres : Adalet Mah. Manas Bulv. No:44 Ata Plaza A Blok Kat : 3 Daire : 7 Bayraklı-İZMİR
- Mesai Saatleri : Hafta içi 09.00 – 18.00






