Anlaşmalı Boşanma
İçindekiler
- 1 Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
- 2 Anlaşmalı Boşanma Davasını Kim Açabilir?
- 3 Anlaşmalı Boşanma Davasının Hukuki Dayanağı
- 4 Anlaşmalı Boşanma Davasının Şartları
- 5 Anlaşmalı Boşanma Davasında Protokol Nasıl Hazırlanır?
- 6 Anlaşmalı Boşanmada Boşanmanın Ferileri
- 6.1 Anlaşmalı Boşanmada Müşterek Çocukların Velayeti
- 6.2 Anlaşmalı Boşanmada Ortak Velayet
- 6.3 Anlaşmalı Boşanmada Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Kararı
- 6.4 Anlaşmalı Boşanmada Nafaka
- 6.5 Anlaşmalı Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat
- 6.6 Anlaşmalı Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
- 6.7 Anlaşmalı Boşanma Davasında Ziynet Eşyaları
- 7 Anlaşmalı Boşanma Davasında Görevli Mahkeme
- 8 Anlaşmalı Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme
- 9 Anlaşmalı Boşanmaya Dair Mahkeme Kararının Kesinleştirilmesi
- 10 Anlaşmalı Boşanma Sonrasında İcra Takibi
- 11 Anlaşmalı Boşanmada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- 12 Sonuç
- 13 İletişim Bilgileri
Boşanma davası, ölüm ve gaiplik gibi evlilik birliğini sona erdiren sebeplerden birisidir. Boşanma davaları tarafların kendi aralarında boşanmaya ilişkin tüm hususlar üzerinde anlaşmaya varmalarının mümkün olup olmamasına göre: Anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası olarak ikiye ayrılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‘nın 41. maddesinde, “Türk toplumunun temeli” olarak ifade edilecek kadar önem olarak atfedilen aile birliğinin korunması amacıyla mevzuatımızda pek çok düzenleme bulunmaktadır. Bu nedenle, evlilik birliğini sona erdiren durumlardan biri olan “boşanma” hükmünün kurulabilmesi için, öncelikle, birtakım şartların oluşması gerekmektedir. Örneğin, tarafların boşanma konusu başta olmak üzere birtakım hususlarda hemfikir olmaları halinde, anlaşmalı boşanma davasıyla boşanabilmeleri için, evliliğin en az bir yıl sürmüş olması zorunludur. Anlaşmalı boşanma davasında, eşler, bu taleplerini ileri sürerek birlikte mahkemeye başvurabilecekleri gibi, taraflardan birinin açtığı boşanma davasının diğer eş tarafından kabul edilmesi halinde de mümkün olmaktadır. Bu durumda, mahkemece, eşlerin serbest iradeleriyle boşanmaya karar verdiklerine kanaat getirilmesi ve boşanma anlaşmasının uygun bulunması durumunda, tek celsede boşanma gerçekleştirilebilir.
Eşlerin karşılıklı olarak anlaşarak mahkemeye birlikte başvurması veya eşlerden birinin açtığı çekişmeli boşanma davasını diğer eşin kabul etmesi halinde, anlaşmalı boşanma davası söz konusu olmaktadır. Taraflar boşanma davası devam etmekte iken imzalayacakları anlaşmalı boşanma protokolünü, mahkemeye sunarak boşanma konusunda anlaştıklarını belirtebilirler. Aşağıda detaylı olarak açıklayacak olduğumuz üzere, anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan en küçük bir eksiklik veya hata, sonradan geri dönülmesi imkansız hak kayıplarına sebebiyet verebilecek sonuçlar doğurabilmektedir. Bu yüzden bu konularda avukattan yardım alınması gerekmektedir.
Çekişmeli boşanma davası ise, anlaşmalı boşanmadan farklı olarak tarafların aralarında boşanmaya dair anlaşmaya varamadıkları konuların mevcut olması halinde gündeme gelmektedir. Taraflar arasında boşanma ve ferilerine dair tek bir hususta dahi anlaşmazlık bulunması durumunda, çekişmeli boşanma yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
Anlaşmalı boşanma davaları genel olarak 1 ile 5 ay kadar bir süre içerisinde açılıp hükme bağlanır ve kesinleşir. Bu sürenin değişiklik göstermesinde, anlaşmalı boşanma davasının görüleceği mahkemeden duruşma günü alınması, mahkemenin iş yükü ve tarafların gerekçeli kararı tebliğ almaları ile kesinleşme şerhinin dosyaya eklenmesi taleplerini hızlıca sağlamaları gibi hususlar sebep olabilmektedir.
Anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davasına nazaran çok daha kısa sürmektedir. Taraflarca imzalanan anlaşmalı boşanma protokolünün, anlaşmalı boşanmaya dair dilekçe ekinde mahkemeye sunulmasıyla birlikte, genellikle 1-2 hafta içerisinde mahkeme tarafından tensip zaptı düzenlenerek duruşma günü verilir. Anlaşmalı boşanma davalarında duruşma günü, davanın tevzi edildiği mahkemenin iş yüküne göre değişim göstermekle birlikte 1-2 ay sonrasına verilebilmektedir. Ancak mahkemenin iş yükünün fazla olduğu bazı istisnai hallerde duruşmanın 2-3 ay sonrasına verildiği ya da iş yükü daha az olan mahkemelerde hemen aynı haftaya duruşma günü verildiği de görülebilmektedir.
Sonuç olarak anlaşmalı boşanma davaları, duruma ve dosyanın tevzi edildiği mahkemenin iş yüküne göre 1-2 hafta kadar da sürebilmektedir, 3-5 ay kadar da sürebilmektedir. Duruşma akabinde boşanmaya karar verilir ve boşanma kararının kesinleştirilmesi süreci yürütülür. Anlaşmalı boşanma davasında duruşma gerçekleştirildikten sonra dosyanın kesinleştirilmesine ilişkin olarak yerine getirilmesi gereken işlemlerin yapılmaması durumunda, her ne kadar mahkeme tarafından boşanmaya karar verilmiş olsa da bu karar kesinleşmemiş olacağından dolayı hukuki sonuçlarını doğurmaz.
Anlaşmalı Boşanma Davasını Kim Açabilir?
Anlaşmalı boşanma davasını yalnızca boşanmayı isteyen eşler açabilir. Eşler dışında üçüncü kişilerin, örneğin mirasçıların ve alacaklıların vs. anlaşmalı boşanma davası açmaları mümkün değildir. Boşanma davası açmak isteyen taraflar, aralarında vardıkları anlaşmayı belgeleyen anlaşmalı boşanma protokolünü imzalarlar. Taraflardan biri anlaşmalı boşanma davası dilekçesi ve dilekçe ekinde mahkemeye sunacağı anlaşmalı boşanma protokolü ile mahkemeye başvurmalı, dava açılışı için gerekli işlemleri tamamlamalı ve gerekli harçlar ile masrafları yatırmalıdır. Bununla birlikte, taraflardan birinin açacağı boşanma davasının diğer eş tarafından kabul edilmesi durumunda da anlaşmalı boşanma gerçekleşmiş olur.
Anlaşmalı Boşanma Davasının Hukuki Dayanağı
Anlaşmalı boşanma davası, TMK’nın 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre;
“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”
Anlaşmalı Boşanma Davasının Şartları
Anlaşmalı boşanma davasının şartları TMK’nın 166. maddesinin 3. fıkrasında açıklanmıştır. Özetlemek gerekirse;
- Taraflar arasındaki evlilik birliği en az 1 yıl sürmüş olmalı,
- Eşler arasında boşanma ve boşanmanın mali sonuçları ile müşterek çocukların(varsa) durumuna ilişkin olarak anlaşma sağlanmış olmalı,
- Anlaşmalı boşanma davası, gerekli harç ve masraflar yatırılarak usulüne uygun olarak açılmış olmalı,
- Taraflar duruşma tarihinde bizzat duruşmaya katılmalı ve anlaşma şartlarını sözlü olarak onaylamalı,
- Hakim tarafından tarafların ve çocukların menfaati gözetilmek suretiyle anlaşma şartlarında değişiklik yapılırsa, bu değişiklikler taraflarca kabul edilmiş olmalıdır.
Tarafların anlaşmalı boşanma davasına başvurabilmesi için 1 yıl evli kalmış olma şartı aranmaktadır. 1 yıl evli kalma şartını sağlamayan taraflar, anlaşmalı boşanma davasına başvuramazlar. Bu durumda taraflar çekişmeli boşanma davası açmak zorundadırlar. Evlilik en az 1 yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurmaları veya eşlerden birinin açacağı çekişmeli boşanma davasını diğer eşin kabul etmesi halinde evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve anlaşmalı boşanmaya karar verilir.
Taraflar aralarında anlaşarak anlaşmalı boşanmanın şartlarına ve hükümlerine ilişkin olarak bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlemelidir. Anlaşmalı boşanma protokolü, yalnızca boşanma hususunda anlaşılmış olduğuna ilişkin hükümleri değil, boşanmanın ferileri ve hatta ziynet eşyaları ile eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hükümleri de ihtiva edebilir. Tarafların velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat vb. tek bir hususta bile anlaşmaya varamamaları durumunda dava çekişmeli boşanma davası olarak devam eder. Ancak boşanma ve ferileri (nafaka, velayet, maddi ve manevi tazminat) haricindeki hususlar (ziynet eşyaları, mal paylaşımı ve ev eşyalarının paylaşımı gibi) anlaşma protokolünün dışında bırakılabilir ve boşanma davasının sonuçlanması akabinde ayrı bir dava konusu edilebilir.
Hakimin boşanma kararını verebilmesi için, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve taraflarca düzenlenen protokolde boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunu uygun bulması şarttır. Aksi takdirde hakim gerekli gördüğü düzenlemeyi yapar, tarafların hakim tarafından gerçekleştirilen bu düzenlemeyi uygun bulması halinde boşanmaya hükmolunur.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Protokol Nasıl Hazırlanır?
Anlaşmalı boşanma davasında, taraflarca anlaşma olgusunu ispatlayan ve anlaşmaya dair hususları açıkça ortaya koyan yazılı bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenir ve mahkemeye sunulur. Hakim tarafların anlaştığı hususları bizzat uygulamak durumunda olmayıp, tarafların ve çocukların menfaatleri doğrultusunda gerekli gördüğü değişiklikleri yapma hakkına sahiptir. Tarafların bu değişiklikleri kabul etmelerinin sonucunda boşanmaya hükmolunur.
Anlaşmalı boşanma protokolünde; nafakaya, maddi ve manevi tazminata, mal paylaşımına, ev eşyalarının paylaşımına, velayete, ziynet eşyalara ve müşterek konutun boşanma sonrasında hangi eş tarafından kullanılacağına dair hususlar açık ve şüpheye mahal bırakmayacak şekilde düzenlenmelidir. Böylece ileride doğacak uyuşmazlıkların önüne geçilmesi sağlanmaktadır. Nitekim protokolde yer almayan yahut bahsedilmeyen mal paylaşımı, nafaka, ziynet ve mehire dair unsurlara ilişkin ileride uyuşmazlıklar doğabilmekte ve mahkemeye başvurulabilmektedir. Bu durumda tarafların anlaşmalı boşanma ile elde ettikleri menfaatler(davanın kısa sürmesi ile tarafların aralarında meydana gelen ve uzun süren hukuki uyuşmazlıklar neticesinde maddi ve manevi zararların yaşanmaması gibi) fiilen ortadan kalkabilmektedir.
Anlaşmalı boşanma protokolü taraflarca hazırlanabilmektedir.
DİKKAT : Taraflar hukuk bilgileri olmadığı için protokolün hazırlanması sırasında bazı konuların eksik yazılması ileride geri dönüşü olmayan hak kayıpları yaşanmasına yol açabilmektedir. Hak kaybına uğramamak için bizimle İLETİŞİM geçiniz.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Anlaşmalı Boşanma Protokolü Örneği” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Anlaşmalı Boşanmada Boşanmanın Ferileri
Boşanmanın ferileri: Velayet ve nafaka ile maddi ve manevi tazminattır. Tarafların kendi aralarında anlaşmaları halinde boşanmanın ferilerine ilişkin olarak da protokole hüküm eklenebilir. Anlaşmalı boşanma davasında boşanmanın ferilerini kamu düzeninin ve hukuk kurallarının sınırları dahilinde taraflar serbestçe takdir edebilmektedir. Ancak hakim, somut olayda gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Hakimin bu şekilde değişlik yapması durumunda tarafların söz konusu değişiklikleri kabul etmeleri gerekir, aksi takdirde boşanma gerçekleşmez.
Anlaşmalı Boşanmada Müşterek Çocukların Velayeti
Velayet hususu, boşanmanın gerçekleşmesi ve hükmün kesinleşmesi sonrasında müşterek çocuğun eğitim, bakım, gözetim, barınma vb. ihtiyaçlarından kimin sorumlu olacağı ve bu tip hususlara ilişkin kararı hangi eşin alacağı gibi konuları ilgilendirmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nda kural olarak ortak velayet söz konusu değildir, hukuken mümkün olduğu da tartışmalıdır ve anlaşmalı boşanma protokolüne yazılsa dahi bir kısım aile mahkemesi hakimleri tarafından kabul edilmemektedir. Ancak günümüzde aile mahkemesi hakimlerinin çok büyük bir çoğunluğu, eğer taraflar arasında düzenlenmiş olan anlaşmalı boşanma protokolünde ortak velayet düzenlemesine yer verilmişse, bu durumu tarafların aralarındaki anlaşma iradesini ortadan kaldırma riskini göze almamak adına kabul etmektedir.
Taraflar velayet hususunda da tam bir uzlaşıya varmış olmalılardır. Ancak hakim müşterek çocuğun veya çocukların menfaati doğrultusunda protokolde velayet hususunda değişiklikte bulunabilir. Burada üstün olan çocuğun menfaati olduğu için ve çocuğun üstün yararı da kamu düzenine ilişkin bir mesele olduğu için hakimin takdir hakkı vardır. Böyle bir durumun yaşanması halinde tarafların, hakimin velayet hususundaki değişikliğini kabul etmeleriyle birlikte boşanmaya hükmolunur.
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin anlaşmalı boşanma davasını düzenleyen 3. fıkrasında hakimin tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutmak suretiyle protokolde değişiklikler yapabileceği hususu “Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur.” şeklinde açıkça ifade edilmiştir.
Hakimin bu müdahalesi, uygulamada genellikle kendisini iştirak nafakası ve ortak velayet gibi hususlara ilişkin olarak göstermektedir.
Anlaşmalı Boşanmada Ortak Velayet
Anlaşmalı boşanma davalarında velayet hususuna ilişkin olarak uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir diğer durum da tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde ortak velayet düzenlemesi yapmasıdır. Ülkemizin hukuk sisteminde kanuni bir dayanağı bulunmayan ortak velayet, anlaşmalı boşanma protokolünde taraflarca düzenlendiğinde, bazı hakimler bu düzenlemeyi kabul etmeyip tarafları seçim yapmaya zorlayabilmektedir.
Örnek vererek açıklayacak olursak; Taraflar arasında çocuğun okul kaydına ilişkin olarak çıkan bir uyuşmazlıkta çocuğun kaydının gerçekleşmesi açısından problem doğabilir ve bu halde yeni bir velayet davası açılana ve geçici velayet kararı alınana kadar çocuğun okul kaydı gerçekleştirilemeyebilir. Bu gibi nedenlerle hakimlerin bir kısmı ortak velayeti kabul etmemekte ve duruşmada tarafları velayete ilişkin olarak bir seçim yapmaya yönlendirebilmektedir. Dolayısıyla ortak velayete dair anlaşma sağlayan tarafların duruşmaya gitmeden önce bu ihtimal üzerine de düşünmeleri tavsiye edilmektedir.
Anlaşmalı Boşanmada Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Kararı
Çocukla kişisel ilişki kurulması, velayet kendisine bırakılmamış olan tarafın müşterek çocuk ile görüşmesine ilişkin olarak protokole eklenmesi gerekli olan unsurlardan birisidir. Bu hususun tarafların gözünden kaçması ya da taraflarca icra edilebilirlik yönünden eksik düzenleme yapılması halinde hakim tarafından da kişisel ilişkiye ilişkin olarak hüküm kurulabilir. Çünkü müşterek çocuk ile kişisel ilişki, yalnızca ebeveynler için değil, çocuğun üstün yararı açısından da önem arz etmektedir ve kamu düzenine ilişkindir.
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka
Nafaka, TMK’da düzenlenmiş olan koşulların varlığı halinde, mahkeme kararıyla bir eşin, diğer eşe veya bir kişinin, yardıma muhtaç olan yakınına ödemekle yükümlü tutulduğu ödenektir. Boşanma davalarında tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası adı altında üç çeşit farklı nafaka türü söz konusu olabilmektedir. Ancak tedbir nafakası, çekişmeli boşanma davası devam ettiği müddetçe hükme bağlanan bir nafaka türüdür. Bu sebeple de anlaşmalı boşanma davasında söz konusu olmamaktadır. Sonradan anlaşmalı boşanma yoluyla sonlandırılan çekişmeli boşanma davalarında ise davanın başlangıç tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilebilmektedir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde taraflar, yoksulluk nafakası hususunda anlaşmışlarsa nafakaya hükmolunacaktır. Ancak tarafların yoksulluk nafakasından açıkça vazgeçmiş olmaları, yahut protokol gereği tarafların nafaka istemediklerinin anlaşılması halinde sonradan yoksulluk nafakasına hükmolunmaz. Anlaşmada kararlaştırılan hususlar sonrasında dava ile talep edilemez. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için taraflar arasında anlaşma bulunması ya da çekişmeli boşanma davası sonucunda mahkeme tarafından kusur tespitinde bulunulması şartı arandığından ötürü anlaşmalı boşanma ile feragat edilmiş olan yoksulluk nafakasına istinaden sonradan dava açılabilmesi mümkün olmamaktadır. Çünkü boşanmada kusur tespiti, çekişmeli boşanma davasında gerçekleştirilen bir uygulamadır. Anlaşmalı boşanmada taraflar birbirine kusur izafe etmez ve anlaşma doğrultusunda boşanma sağlanır, yoksulluk nafakasının şartlarından birisi de kusur olduğu için; anlaşmalı boşanma durumunda kusur tespiti yapılmamış olacağından dolayı sonradan yoksulluk nafakası talep edilmesi teknik olarak mümkün olamamaktadır.
Bununla birlikte anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasına ilişkin hiçbir husus düzenlenmemişse ve hatta iştirak nafakasından feragat dahi edilmiş olsa, yoksulluk nafakasının aksine sonradan iştirak nafakası için dava açılabilmektedir. İştirak nafakasından taraflar vazgeçse dahi dava konusu edilebilecek yahut sonrasında anlaşılan miktarın artırımı için dava açılabilecektir. İştirak nafakası müşterek çocuk veya çocuklar lehine hükmolunan bir nafaka olduğundan dolayı tarafların feragati geçerli olmayacaktır. Hatta günümüzde anlaşmalı boşanma davasını inceleyen aile mahkemesi hakimleri tarafından, iştirak nafakasının müşterek çocuğun giderlerine ilişkin olmasından dolayı kamu düzenine ilişkin bir husus olduğundan bahisle taraflarca iştirak nafakası düzenlemesine protokolde yer verilmemiş olsa dahi cüzi bir miktar iştirak nafakasına hükmolunduğu görülmektedir.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Tedbir Nafakası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Yoksulluk Nafakası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “İştirak Nafakası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Yardım Nafakası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Anlaşmalı Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat
Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat, kusuru daha ağır olan eşin, diğer eşe ödeyeceği meblağı ifade eder. Çekişmeli boşanma davalarında maddi veya manevi tazminata hükmedilebilmesi için, talepte bulunan tarafın, karşı tarafın kusurlu davranışlarını ispatlamış olması şart koşulmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 174. Maddesine Göre: “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Anlaşmalı boşanma davasında da, tarafların kendi aralarında anlaşmaları ve tazminat hususunun protokolde düzenlenmiş olması şartıyla, çekişmeli boşanma davasında olduğu gibi maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmektedir. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma davasında maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tarafların kusur durumunun tespiti gerekmemektedir. Taraflar arasında maddi ve manevi tazminat ödenmesi ile söz konusu tazminatın miktarı konusunda anlaşma bulunması yeterli olmaktadır.
Anlaşmalı boşanma davasında talep edilmeyen maddi tazminat ve manevi tazminata ilişkin olarak sonradan boşanma nedeniyle tazminat davası açılabileceği düşünülse de, anlaşmalı boşanma davasında kusur tespiti yapılmadığı için bu talebin reddi gerekmektedir. Çünkü boşanmada maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için yukarıda açıklamış olduğumuz gibi kusur şartı aranmaktadır.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Taraflar mahkemeye sunacakları protokolde malların paylaşımı hususunda tam bir uzlaşıya varmış olmalılardır. Ancak mal paylaşımı hususunda karara varılması zorunlu değildir, çünkü anlaşmalı boşanma davası sonrasında dileyen eş mal paylaşımı davası açarak eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesini isteyebilmektedir. Yani anlaşmalı boşanma davasında mal paylaşımının gerçekleştirilmemesi halinde eşler, açıkça mal paylaşımından kaynaklı alacaklarından usulüne uygun bir şekilde feragat etmedikleri müddetçe, 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde mal paylaşımı davası açabilirler.
Ancak feragat edilecekse de, anlaşmalı boşanma protokolünde “tarafların karşılıklı mal paylaşımı alacakları yoktur” şeklinde genel ifadeler, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre paylaşımın yapılmış olduğuna dair hüküm teşkil etmemektedir. Bu nedenle sonradan çok büyük hak kayıpları yaşanabilmekte, aslında anlaşma esnasındaki amacı bazı mallardan feragat etmek olan birçok kimse sonradan mal paylaşımı davası açarak bu hakkını talep edebilmektedir. Zaten anlaşmalı boşanma davalarında mutlaka bir boşanma avukatı ile çalışılmasını tavsiye etmemiz de tam olarak bu sebepten kaynaklanmaktadır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin olarak devir, ödeme, ödemelerin taksitlendirilmesi, ödemelerin vadelere bölünmesi, mal rejimine dahil olan malları satışı, satış bedelinin eşler arasında paylaştırılması ve diğer eşin payından mahsup edilmesi vb. hükümler düzenlenebilir. Ancak tüm bu hükümler, en ufak bir hata payına el verilmeden, icra edilebilir nitelikte ve yoruma kapalı olarak, hukuki bir dil ile düzenlenmelidir. İcra edilebilir nitelikte düzenlenmeyen hükümler, her ne kadar mahkeme tarafından gözden kaçırılsa ve hükme bağlanmayacak olsalar da, bu hükümlerin icrası açısından sıkıntı yaşanabileceği ve bu nedenle taraflar arasında başkaca davalar açılmasının gerekebileceği dikkate alınmalıdır.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Boşanmada Mal Paylaşımı” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Ziynet Eşyaları
Ziynet eşyası, düğünde takılan para, bilezik, altın vb. takılar ve verilen hediyeleri ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, birkaç istisnai durumun varlığı ve bu istisnai durumların ispatının sağlanması halleri haricinde(genel kuralın aksini gerektiren yerel örf ve adetler ya da taraflar arasında anlaşma) ziynet eşyalarının tümünün kural olarak niteliği gereği kadına ait oldukları kabul edilmektedir. Ancak eğer boşanma protokolü hazırlanırken kadın eş tarafından ziynet eşyalarından feragat edildiği açıkça belirtilmişse, ziynet eşyalarının erkek eşte kalması mümkündür. Yani ziynet eşyalarına ilişkin olarak da, tarafların sözleşme özgürlüğü kapsamında hareket ettiğinin kabulü gerekir ve bu iradeleri uyarınca hüküm kurulur.
Ziynet eşyaları, mal rejiminin tasfiyesi gibi anlaşmalı boşanma sonrasında ayrıca açılacak olan bir düğün takıları davası ile talep edilebilir. Bu anlamda ziynet eşyasının boşanmanın ferilerinden olmaması ve ziynet eşyalarına ilişkin talebin kabulü için tazminat ve yoksulluk nafakasında olduğu gibi kusur aranmıyor olması dikkate alınır. Dolayısıyla taraflar ziynet eşyalarına ilişkin haklarından açıkça feragat etmiş olmadıkça, anlaşmalı boşanma protokolünde ziynet eşyalarına ilişkin hüküm bulunmaması hallerinde hak sahibi olan tarafça sonradan ziynet eşyalarının iadesine ilişkin dava açılabilir.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Görevli Mahkeme
Anlaşmalı boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakmaktadır.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme
Anlaşmalı boşanma davalarında yetkili mahkeme sorunu yaşanmamaktadır ve taraflar, diledikleri aile mahkemesinde ya da aile mahkemesi bulunmayan yerlerdeki asliye hukuk mahkemesinde(aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakacaktır) anlaşmalı boşanmaya ilişkin dava açabilirler. Çünkü zaten halihazırda taraflarca anlaşmalı olarak boşanılmakta olduğu için yetki itirazında da bulunulmayacaktır.
Anlaşmalı Boşanmaya Dair Mahkeme Kararının Kesinleştirilmesi
Anlaşmalı boşanmaya dair mahkeme kararının kesinleştirilmesi için aşağıdaki aşamaların eksiksiz bir şekilde izlenmesi gerekmektedir:
- Duruşma yapılarak mahkeme tarafından boşanmaya karar verilir,
- Mahkeme tarafından gerekçeli karar yazılır,
- Gerekçeli kararın taraflara tebliği talep edilir,
- Gerekçeli kararın tebliği akabinde tarafların iki haftalık istinaf süreleri söz konusu olacaktır, iki haftalık süre içerisinde kararın istinaf edilmemesi durumunda karar kesinleşir,
- Mahkeme dosyasına, verilmiş olan kararın kesinleştiğine dair “kesinleşme şerhi” eklenir
Bu aşamaların herhangi birinde meydana gelen eksiklik veya usule aykırılık, mahkeme tarafından boşanma karar verilmemesine ya da boşanma kararı verilse dahi, boşanma kararının kesinleşmemesine sebebiyet verebilmektedir.
Boşanma Kararının Verilmesi
Anlaşmalı boşanma davasının açılması akabinde mahkeme tarafından duruşma günü belirlenir ve tarafların katılımıyla duruşma gerçekleştirilir. Bu duruşmada taraflarca sözlü olarak anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan hükümler onaylanır ve bu protokolde yer alan kamu düzenine ilişkin hususlar, hakim tarafından kontrol edilerek değiştirilerek tarafların onayına sunulabilir.
Bu noktada anlaşmalı boşanma davasını incelemekle görevli hakimin, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususlarında taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Öyle ki hakim, gerek görürse tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir ve bu durumda ancak hakim tarafından yapılan bu değişikliklerin taraflarca kabulü halinde boşanmaya hükmedilir.
Gerekçeli Kararın Yazılması
Anlaşmalı boşanma davasında gerçekleştirilen duruşmada mahkemece taraf iradelerine uygun olarak boşanmaya karar verilmesi yeterli değildir. Söz konusu bu karara ilişkin olarak hakim tarafından gerekçeli kararın da yazılması gerekecektir. Gerekçeli karar, hakimin yargılamaya ilişkin vermiş olduğu kararın gerekçelendirildiği karardır ve hem usulen hem de esasa ilişkin olarak yerine getirilmesi gereken önemli bir kuraldır.
Gerekçeli Kararın Tebliği
Mahkeme tarafından hazırlanan gerekçeli kararın tebliğe çıkarılması için tarafların talepte bulunması gerekecektir. Bunun için boşanma davasının tarafı olan eşlerden herhangi biri tarafından gerekçeli kararın tebliğe çıkarılması talepli dilekçe verilebilir ve mahkemenin posta yoluyla tebligat işlemlerini gerçekleştirmesi sağlanabilir. Ayrıca taraflar, mahkeme kalemine bizzat giderek tebligatı elden de alabilir.
Kararın Elden Tebliğ Alınması
Tarafların kararı elden tebliğ almaları, tebligat adreslerinin değişmiş olması nedeniyle işlemlerin uzaması riskinin ortadan kaldırılmasının istenmesi gibi hallerde söz konusu olabilmektedir. Bunun için taraflar mahkeme kalemine gidip kararı elden tebliğ almak istediklerini belirtebilir ve imza karşılığı gerekçeli kararı elden tebliğ alabilirler. Bu durum genellikle kararın kesinleştirilmesi işlemlerinin hızlandırılması için tercih edilmekte ve kararın elden tebliğ alınması ile birlikte istinaftan feragat dilekçesi sunularak iki haftalık istinaf süresi beklenilmeksizin kararın kesinleştirilmesinin sağlanması için yapılmaktadır.
İstinaf Kanun Yoluna Başvuru Süresi
Kararın taraflara tebliği akabinde tarafların tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvuru süreleri söz konusu olmaktadır. İstinafa başvuru ile dosya görevli bölge adliye mahkemesine gönderilir.
DİKKAT : Gerekçeli kararı tebliğ alan taraflar, istinaf kanun yoluna başvurmak istemiyorlarsa zaman kaybetmemek adına istinaftan feragat dilekçelerini mahkemeye sunabilir ve iki haftalık süreyi beklemeksizin dosyaya kesinleşme şerhinin işlenmesini talep edebilirler.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “İstinaftan Feragat Dilekçesi Örneği” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Kararın Kesinleştirilmesi ve Kesinleşme Şerhi
İstinaf kanun yoluna iki haftalık başvuru süresi içerisinde başvurulmamışsa, 2 haftalık yasal süre geçtikten sonra başvurulmuşsa ya da taraflarca istinaftan feragat dilekçesi verilmişse artık mahkeme tarafından anlaşmalı boşanmaya dair verilen boşanma hükmü kesin hüküm teşkil eder. Bu durumda taraflar, kesinleşme şerhinin dosyaya eklenmesini ve boşanma sonrasında tarafların medeni durumlarında meydana gelen statü değişikliğinin nüfusa bildirilmesini talep edebilirler.
Anlaşmalı Boşanma Sonrasında İcra Takibi
Anlaşmalı boşanma davası sonucunda protokolde yer alan hak ve alacakların diğer eş tarafından yerine getirilmemesi halinde kararın icrasının yasal yollarla sağlanması gerekir. Örneğin anlaşmalı boşanma protokolünde ve mahkemece verilen hükümde bir eşin yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ya da tazminat vb. boşanmanın ferilerine ilişkin hususların yer alması durumunda, bu kararın icrasına ilişkin olarak nafaka alacaklısı eş tarafından ilamlı icra takibi yoluna başvurulabilir.
Anlaşmalı boşanma davasında verilen hükmün icra takibine konu edilebilmesi için, hükmün kesinleşmiş olması ve dosyaya kesinleşme şerhinin eklenmiş olması gerekecektir. Aksi takdirde icra edilebilir bir ilamdan söz edilemez.
Anlaşmalı Boşanmada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Anlaşmalı boşanma protokolü ve anlaşmalı boşanma dava dilekçesi hazırlanır, protokolde yer alması gereken asgari hususların yer alıyor olmasına özen gösterilmelidir.
- Dava dilekçesi ve ekinde yer alan anlaşmalı boşanma protokolü mahkemeye sunulur ve gerekli harç ile masraf ödemeleri, boşanma dava dosyasına gerçekleştirilir.
- Mahkeme dosyasının takibi sağlanır, mümkünse tensip zaptı çıkmadan önce mahkeme kalemi ile görüşülür ve duruşma günü alınır, aksi takdirde duruşma günü tensip zaptından öğrenilir.
- Duruşma gününde taraflar bizzat duruşmaya katılır ve sözlü olarak protokolde yer alan hususları kabul ettiklerini onaylarlar.
- Hakim tarafları dinler ve eğer gerek görürse, protokolde yer alan hükümlerde gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu durumda tarafların hakim tarafından gerçekleştirilen değişiklikleri onaylamaları gerekir.
- Duruşma tamamlandıktan sonra gerekçeli kararın yazılması beklenir.
- Gerekçeli kararın yazılması akabinde gerekçeli kararın tebliğe çıkarılması istenir, acele bir durumun varlığı halinde taraflar elden tebliğ alabilir.
- Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık istinaf süresinin geçmesi beklenir.
- İstinaf süresinin geçmesini istemeyen taraflar, istinaftan feragat dilekçesi verebilir. İstinaf kanun yoluna başvuru hakkından feragat edildiğine dair beyan, bazı mahkemeler tarafından kabul edilmekte, bazı mahkemeler tarafından ise iki haftalık istinaf süresinin dolması beklenmektedir.
- İstinaf süresinin dolması akabinde karar istinaf edilmemişse, taraflardan herhangi biri boşanma dava dosyasına kesinleşme şerhinin düşülmesini ve kararın ilgili nüfus müdürlüğüne bildirilmesini talep etmesi gerekir.
Sonuç
Anlaşmalı boşanma davasında eşlerin anlaşma protokolünü hemen her hususa değinilmiş ve ileride hukuki ihtilaf doğurmayacak şekilde hazırlaması gerekir. Bununla birlikte, duruşmada hakim önünde de boşanma iradelerini açıkça belirtmek ve üzerinde anlaşılan hususları teyit etmek gerekir. Aksi halde anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanmaya dönebilecek veya talepler reddedilebilecektir. Hak kaybına uğramamak için bizimle İLETİŞİM geçiniz.
İletişim Bilgileri
- Telefon Numarası : 0 (530) 833 45 88
- E-Posta Adresi : av.secililaydasonmez@gmail.com
- Adres : Adalet Mah. Manas Bulv. No:44 Ata Plaza A Blok Kat : 3 Daire : 7 Bayraklı-İZMİR
- Mesai Saatleri : Hafta içi 09.00 – 18.00