Malpraktis Davası
İçindekiler
- 0.1 Hatalı Tıbbi Uygulama (Malpraktis) Nedir?
- 0.2 Malpraktisin Türleri
- 0.3 Hatalı Tıbbi Uygulama ve Komplikasyon Ayrımı
- 1 Tıbbi Müdahaleden Doğan Hatalar (Malpraktis)
- 2 Hekimin Hukuki ve Cezai Sorumluluğu
- 3 Tıbbi Malpraktis Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?
- 4 Malpraktis Davalarında Zamanaşımı
- 5 Görevli Mahkeme
- 6 Yetkili Mahkeme
- 7 Zorunlu Arabuluculuk
- 8 İletişim Bilgileri
Hatalı Tıbbi Uygulama (Malpraktis) Nedir?
Malpraktis, Latince kökenli bir kelime olup “kötü uygulama” anlamına gelmektedir ve tıp alanında, hatalı tıbbi uygulama sonucu oluşan zararı ifade etmek için kullanılır. Genel bir tanımla, malpraktis; bir sağlık profesyonelinin hatalı davranışı veya görev ihmali sonucunda hastanın zarar görmesi durumudur. Bu kavram, yanlış tedavi uygulamaları veya tıbbi ihmaller şeklinde özetlenebilir ve hukuki sorumluluğu da beraberinde getirebilir.
Malpraktisin Türleri
Malpraktis, sağlık hizmetleri sürecinde çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmekte ve iki ana başlık altında sınıflandırılır:
- Tıbbi Müdahale Hataları: Bu tür hatalar, doğrudan tedavi veya teşhis sırasında yapılan hatalı uygulamalardan kaynaklanır. Yanlış teşhis, yetersiz tedavi, gereksiz cerrahi müdahaleler veya uygun olmayan tedavi yöntemleri gibi durumlar bu kategoriye girer.
- Sağlık Kurumunun Organizasyonuna İlişkin Hatalar: Sağlık kurumunun yönetimi ve organizasyonuyla ilgili eksikliklerden doğan hatalardır. Yetersiz personel sayısı, ekipman eksikliği, hijyen standartlarına uymama veya organizasyonel aksaklıklar gibi sorunlar bu tür hatalara örnek teşkil eder.
Hatalı Tıbbi Uygulama ve Komplikasyon Ayrımı
Hatalı tıbbi uygulama (malpraktis) ile komplikasyon arasındaki ayrım, sağlık hizmetlerinde meydana gelen sonuçların değerlendirilmesi açısından büyük önem taşır. Bu iki kavram sıklıkla karıştırılmakla birlikte, hukuki ve tıbbi olarak farklı anlamlara sahiptir.
- Hatalı Tıbbi Uygulama (Malpraktis): Malpraktis, bir sağlık çalışanının bilgi eksikliği, tecrübesizlik veya dikkatsizlik nedeniyle standartlara uygun olmayan bir tedavi veya müdahalede bulunması ve bu nedenle hastanın zarar görmesi durumudur. Malpraktis sonucunda hasta zarar gördüğünde, sağlık çalışanı ya da kurum hukuki sorumlulukla karşı karşıya kalabilir.
- Komplikasyon: Komplikasyon ise, uygun bir tedavi veya müdahale sürecinde ortaya çıkabilecek öngörülemeyen, kaçınılmaz ve hastanın sağlık durumu ya da tedavinin doğası gereği meydana gelen olumsuz sonuçlardır. Komplikasyonlar, sağlık çalışanının bir hatası veya ihmali olmaksızın ortaya çıkabilir ve bu durumda hukuki sorumluluk doğurmaz.
DİKKAT : Yukarıda bahsedilen ayrım, tedavi sürecinde oluşabilecek olumsuzlukların hukuki sorumluluk taşıyıp taşımadığını belirlemek açısından önemlidir. Malpraktis, sağlık çalışanının ihmal veya hatasına dayanırken, komplikasyonlar müdahalenin doğal riskleri arasında değerlendirilir.
Tıbbi Müdahaleden Doğan Hatalar (Malpraktis)
Dünya Tabipler Birliği’nin 1992 yılındaki 44. Genel Kurulu’ndaki duyuruda, “hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, bilgi ve beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar” tıbbi yanlış uygulama olarak tanımlanmıştır. Türk Tabipler Birliği (TTB) Hekimlik Meslek Etiği Kuralları 13. maddesinde de hekimliğin kötü uygulanması düzenlenmiştir. İlgili maddede malpraktisin tanımıyla alakalı “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi ‘hekimliğin kötü uygulanması’ anlamına gelir” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer bir ifadeyle, hastanın tanı ve tedavi sürecinde hastaya standart uygulamanın yapılmamış olması, doktorun ya da sağlık personelinin bilgi ve beceri eksikliği, hastaya uygun tedavinin uygulanmamış olması gibi etkenler tıbbi hata olarak nitelendirilmektedir. Bu durumda söz konusu hatalı tıbbi uygulamadan doğacak sorumluluk, kusura dayalı genel bir sorumluluk olmaktadır. Ayrıca malpraktis, güveni kötüye kullanmayı da ifade eden bir süreçtir.
Hekimin Hukuki ve Cezai Sorumluluğu
Malpraktiste; hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumlulukların doğması; doktorun dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olması şeklinde olabileceği gibi doktorun tıbbi müdahaleyi hiç gerçekleştirmemiş olması şeklinde de olabilir. Bu sebeple malpraktise neden olan hareketin icrai ya da ihmali bir şekilde gerçekleştirilmiş olması arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.
Hekimler, mesleki uygulamaları sırasında ihmal, hata ve kusurları sonucunda hastaya zarar verebilir. Bu şekilde malpraktisin ortaya çıktığı durumlarda doktorun cezai sorumlulukları da ortaya çıkmaktadır. Diğer tarafta ise hekimin hatalı tıbbi uygulaması neticesinde hastada meydana gelen zarar durumunda zarar gören hasta veya koşulları varsa yakınları söz konusu hekimin hatalı uygulaması nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararlar sebebiyle tazminat isteyebilmektedir. Uygulamada doktorun hukuki sorumluluğuna “tazminat sorumluluğu” denilmektedir.
Uygulamadaki baskın görüşe göre doktor-hasta arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayanmaktadır. Dolayısıyla tazminat taleplerinde, borçlar hukukunun vekalet sözleşmesi hükümleri uygulama alanı bulur. Doktor-hasta arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi mevcut değilse bu durumlarda doktorun sorumluluğu, haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilir.
Tazminata hükmedilebilmesi gerçekleşmiş olması gereken şartlar
- Doktorun tıbbi uygulama sırasında hukuka aykırı bir davranışının olması gerekir.
- Tıbbi müdahale sonucunda hastada bir zarar meydana gelmiş olması gerekir.
- Zararın doktor kusurundan kaynaklanmış olması gerekir.
- Kusur ile hastada ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağı bulunması gerekir.
Bu dört unsurun bir araya gelmesi halinde tazminat sorumluluğu gündeme gelmektedir. Yukarıda sayılan bu dört unsurdan birinin bile eksik olması halinde tazminata hükmedilemez.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi hekimin hatalı tıbbi uygulamasından kaynaklı tazminat sorumluluğunda iki tür tazminattan bahsetmek gerekir. Bu tazminatlar; Maddi Tazminat ve Manevi Tazminattır.
Maddi Tazminat
Maddi tazminatın söz konusu olduğu hallerde hasta, yapılmış olan tıbbi müdahaleden kaynaklı olarak uğradığı maddi zararını isteyebilmektedir. Örneğin hastanın yeni bir ameliyat geçirmek zorunda kalması, hastanın uğramış olduğu zarar sebebiyle kazanç kaybı yaşaması hallerinde hükmedilecek olan tazminat türü, maddi tazminattır.
Hastanın ölümü halinde hastanın yakınlarının açmış olduğu malpraktis davasında hasta yakınları;
- Defin Masrafları,
- Ölmeden önde ve hatalı tedavi sonrasında başkaca bir tıbbi uygulama yapılmışsa bunun masrafları,
- Çalışan bir kişi ise çalışmama sebebiyle yoksun kalınan alacaklar, Ölenden sürekli ve düzenli yardım görenlerin yoksun kaldıkları ödemeleri (destekten yoksun kalma tazminatı) isteyebilirler.
Hasta ölmemiş ancak doktorun hatalı tıbbi müdahalesinden kaynaklı hastada sakatlık meydana gelmesi, hayatını olumsuz şekilde etkileyerek ciddi hasarlar meydana gelmesi durumunda hasta;
- Tedavi giderleri,
- Çalışma gücünün kaybından doğan alacaklar,
- Kişinin hayatını devam ettirmesi için ihtiyaç duyulan bakım giderleri ve ihtiyaç duyulan taşıt ve engelli sandalyesi vb. gibi durumların miktarları istenebilmektedir.
Manevi Tazminat
Hastanın kişisel özelliklerinde, manevi değerlerinde meydana gelen bir zararın veya eksilmenin söz konusu olduğu hallerde ise manevi tazminat istenebilecektir. Hastanın ve yakınlarının bu malpraktis kaynaklı yaşamış oldukları olumsuzluklar neticesinde duymuş oldukları elem ve acıdan kaynaklı tazminat türüdür. Manevi tazminatın tespiti, diğer tazminatın tespitine göre daha zordur. Hakim bu tazminat miktarına hükmederken tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını göz önünde bulundurarak karar vermektedir.
Komplikasyon Durumunda Hekimin Sorumluluğu
Komplikasyon, hekimin tıbbi müdahalesi sonucu yaşanmış olan ve hekime bu olumsuzluktan dolayı kusur yükleyemediğimiz durumlardır. Bir diğer ifadeyle; hekimin tıbben genel kabul görmüş olan uygulamalarını gerçekleştirmiş olmasına ve süreç içerisinde gerekli tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen ortaya çıkan, istenmeyen, öngörülmeyen, öngörülse dahi önlenemeyen durumlara denir. Komplikasyon durumunun varlığı halinde genel olarak hekimin sorumluluğundan bahsedilemez. Ancak istisnai olarak tıbbi müdahale sonucunda meydana gelen zararın komplikasyon olarak nitelendirilmesi durumunda hekim her zaman sorumluluktan kurtulamayabilir. Hekimler, hasta ve yakınlarına tıbbi müdahale öncesinde, yapılacak olan müdahale sırasında yaşanabilecek komplikasyonlar ve yapılacak olan müdahalenin tehlikeleri oluşabilecek olumsuz sonuçları hakkında bilgi vermelidir.
Hekimler tıbbi müdahale sonucunda oluşması muhtemel zararları bizzat hastaya veya acil durumlarda hasta yakınlarına anlatarak hastanın tıbbi müdahale hakkında bilgilendirildiğine, tıbbi müdahalenin olası riskleri konusunda aydınlatıldığına dair rızasının alınması gerekmektedir. Eğer ki hekim tarafından hasta tıbbi müdahalenin olası riskleri hakkında bilgilendirilmediyse veya bilgilendirilmiş olsa dahi hastanın aydınlatıldığına dair yazılı onam alınmamış ise hekim tıbbi müdahale sonucu meydana gelebilecek komplikasyonlardan da sorumlu tutulabilecektir.
Tıbbi Malpraktis Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?
Eğer malpraktis eylemi kamuya tahsis edilmiş hastanelerde ve sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilmişse bu durumda devlet memuru vasfında olan hekimlere karşı doğrudan tazminat davası açılamaz. Bu kurumlarda gerçekleştirilmiş olan tıbbi müdahale sonucunda açılacak malpraktis davaları doğrudan ilgili kamu kuruma karşı açılır.
Bağımsız çalışan kendilerine özgü klinikleri olan hekimler veya özel hastanelerde gerçekleştirilen tıbbi müdahale sonucunda açılacak olan davalar ise hem hekime karşı hem özel hastanenin işletmecisine/işletmecilerine hem de sigorta şirketine karşı açılabilir.
Malpraktis Davalarında Zamanaşımı
Haksız Fiil Nedeniyle Malpraktis
Özel hastane veya doktorlara karşı haksız fiil nedeniyle açılacak olan malpraktis davalarında, zararın öğrenilmesinden itibaren 2 yıl içinde ve her hâlükarda fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açılmalıdır.
Tazminat hakkı, ceza hukuku düzenlemelerince daha uzun bir zamanaşımı süresi gerektiren bir cezaya neden olan fiilden doğmuşsa, bu süre ceza hukuku hükümleri esas alınarak belirlenir
Vekalet veya Eser Sözleşmesine Dayalı Davalar
Özel hastane veya hekim aleyhine vekalet veya eser sözleşmesine dayalı olarak açılacak malpraktis davalarında 5 yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır.
Ağır kusurlu bir tıbbi uygulama durumunun varlığı halinde, ağır kusurlu işlemin niteliğine bakılmaksızın 20 yıl süreyle dava açılabilir.
Estetik ameliyatlar, eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir.
Vekaletsiz İş Görmeye Dayalı Davalar
Hastaya tıbbi müdahalede bulunmadan önce hastadan onay alınmadan vekaletsiz iş görme sebebiyle açılmış olan doktor hatası nedeniyle tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımı bulunmaktadır.
Sözleşmeye aykırılık nedeniyle açılan malpraktis tazminat davalarında ceza davası zamanaşımı süreleri uygulanmaz.
Görevli Mahkeme
Özel hastanelerde açılacak olan davalar, Tüketici Mahkemelerinde görülmektedir. Kamuya tahsis edilmiş hastanelerde ve sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilmiş olan tıbbi müdahale sonucunda açılacak malpraktis davaları ise İdare Mahkemelerinde görülmektedir. Kamuya tahsis edilmiş hastaneler ve sağlık kuruluşları; devlet hastaneleri, araştırma hastaneleri, vakıf üniversitesi hastaneleri, aile sağlığı merkezleri ve benzeri nitelikteki kuruluşlar sayılabilmektedir. Malpraktis sonucunda hekimin sigorta şirketine dava açması halinde ise asliye ticaret mahkemelerinde söz konusu davalar görülecektir.
Yetkili Mahkeme
Genel yetki kuralına göre Malpraktis Davalarında yetkili mahkeme davalı hekimin veya hastanenin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Hatalı tıbbi müdahalenin uygulandığı özel hastanenin, kamu hastanesinin bulunduğu yer ya da özel muayenehane sahibi olan bağımsız çalışan doktorun yerleşim yerindeki mahkeme yetkili mahkemedir. Davalının birden fazla olması halinde malpraktis tazminat davası, davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkeme olacaktır.
Malpraktis tazminat davasının hekimle hasta arasındaki sözleşme ilişkisinden kaynakladığı hallerde HMK m.10 sözleşmeden doğan davalarda yetki başlıklı düzenleme gereği yetkili mahkeme sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de olabilir.
Malpraktis tazminat davasının haksız fiile dayalı olarak açılması halinde de haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen HMK m. 16 gereği haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
Zorunlu Arabuluculuk
Eğer dava, özel hastane ve veya/ doktora karşı açılacaksa Tüketici Mahkemesi görevli olacaktır. Tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartı olduğu için dava açmadan önce arabulucuya başvurulması zorunluluk oluşturur.
Eğer dava sadece doktorun sorumluluk sigorta şirketine açılacaksa Ticaret Mahkemesi görevli olacaktır. Ticari uyuşmazlıklar bakımından arabuluculuk dava şartı olduğundan arabulucuya başvurulması zorunluluk oluşturur.
Eğer dava, kamu hastanesi ve/veya kamu hastanesinde görevli doktora karşı açılacaksa İdare Mahkemesinde açılacaktır. İdari yargı bakımından arabulucuya başvurma zorunluluğu yoktur.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Malpraktis İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Sonuç
Yukarıda listelenen alanlarda ve diğer özel durumlara ilişkin alanlarda müvekkillerine Sağlık Hukuku alanında hukuki danışmanlık ve dava takibi hizmeti sunmaktayız. Sağlık Hukuku hakkında daha fazla bilgi almak için İLETİŞİM geçebilirsiniz.
İletişim Bilgileri
- Telefon Numarası : 0 (530) 833 45 88
- E-Posta Adresi : av.secililaydasonmez@gmail.com
- Adres : Adalet Mah. Manas Bulv. No:44 Ata Plaza A Blok Kat : 3 Daire : 7 Bayraklı-İZMİR
- Mesai Saatleri : Hafta içi 09.00 – 18.00






